SON DAKİKA

#Türk

HABER DEĞER - Türk haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Türk haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Demirtaş : Neler yapabilirdik ya da yapabiliriz? Haber

Demirtaş : Neler yapabilirdik ya da yapabiliriz?

HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun Abdullah Öcalan'ı ziyareti etmesi yönündeki tartışmalara yazı kaleme aldı. Edirne F Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, T24'te "Sürecin muhasebesi: Neler yapabilirdik ya da yapabiliriz?" başlıklı bir yazısında ilginç değerlendirmeler var. "Kardeşliğin hukuku, yasaları önce yüreklerde yapılmalı ki geri kalan normatif süreçler yeni bir iklimde, yeni bir atmosferde, yeni bir toplumsal ve siyasal zihniyette kolayca ve olumlu sonuçlar alacak şekilde ilerleyebilsin” diyen Demirtaş, “barış ve kardeşlik mutlaka kazanacak” ifadelerini kullandı. Selahattin Demirtaş’ın kaleme aldığı yazının tamamı şöyle: Sürecin kilit kavramı “silah” değil “kardeşlik”tir. Silah, kardeşlik hukukunu örselediği, kanattığı için tabii ki öncelikle silah aradan çıkmalıydı. Bununla eş zamanlı olarak da kardeşlik hukuku ve duygusu onarılmalıydı. İşte buna ilişkin etkili, sonuç alıcı tek bir adım bile atılmadı... Peki neler yapabilirdik ya da yapabiliriz? Ben aklıma ilk gelenleri sıralayayım, siz ekleyin, genişletin lütfen... Recep Tayyip Erdoğan, Devlet Bahçeli ve Abdullah Öcalan’ın inisiyatifleriyle son bir yılda önemli gelişmeler yaşandı, ciddi adımlar atıldı. - Bahçeli’nin Ekim 2024’teki girişimi ve çağrısı - Öcalan’ın 27 Şubat çağrısı - Erdoğan’ın süreci sahiplenmesi - PKK’nin fesih kongresi - TBMM’de komisyon kurulması - Süleymaniye’de silahları yakma töreni yapılması - PKK’nin Türkiye’den tümüyle çekilmesi - SDG’nin Şam ile entegrasyon anlaşmasına varması Bunlar küçümsenecek, hiçleştirilecek adımlar değil. Hepsi de değerli ve tarihi hamleler. Tamamı da Türkiye’nin iç ve dış güvenliğini yakından ilgilendiren ciddi, olumlu gelişmeler. Yani konunun “güvenlik” boyutunda, bir yılda büyük mesafe kat edildi. Bu, işin olumlu tarafı. Sürecin kilit kavramı “silah” değil “kardeşlik”tir Şimdi soru şudur: Süreç sadece “güvenlik” başlığından ve “güvenlik” başlığı da sadece silahtan mı oluşuyor? Bu soruya evet cevabı verenler ya “güvenlik” kavramını ya da süreci hiç anlamamış, en azından bizim anladığımız şekilde anlamamış demektir. Oysa sürecin kilit kavramı “silah” değil “kardeşlik”tir. Silah, kardeşlik hukukunu örselediği, kanattığı için tabii ki öncelikle silah aradan çıkmalıydı. Bununla eş zamanlı olarak da kardeşlik hukuku ve duygusu onarılmalıydı. İşte buna ilişkin etkili, sonuç alıcı tek bir adım bile atılmadı. Çıkarılması gereken yasalardan söz etmiyorum, henüz o konuda da ilerleme olmadı ancak yasadan önce yapılması gereken şey, duyguda birliği sağlamaya yönelik çalışmalardır, bunlar yapılmadı. Yasa Meclis’ten önce halkın bilincinde yapılmalıdır “Yasa nerede yapılır?” diye sorulsa herkes net bir şekilde “Meclis’te” diye cevaplayacaktır ancak bu cevap doğru değil. Yasa toplumda, halkta, millette yapılır; Meclis ise o yasayı norma dönüştürür ve bağlayıcı hale getirir. Dolayısıyla kardeşliğin yasaları önce halkın bağrında, yüreğinde, benliğinde ve bilincinde yapılmalıdır. İşin esası ideoloji, teori, norm değil duygudur. Kardeşlik önce duyguda kurulur, sonra Meclis onu norma, yasaya dönüştürür. Ortada duygu yokken yasa yapmaya kalkarsanız hem zorlanırsınız hem de halkın iradesinin tersine adım atmış olursunuz. Her şeyi getirip yasaya bağlamak ve sanki yasalar çıksa tüm sorunlar hemen o saat çözülecekmiş gibi bir beklentiye girmek büyük hatadır. Mesela Meclis yarın, “Kürtler ile Türkler kardeştir ve birbirlerini sevmek zorundadırlar” diye bir yasa yapsa mesele hallolur mu? Sabahına herkes birbirini sevmeye mi başlar? Evet, Kürt ile Türk kardeştir, birbirlerini kardeş gibi, ana gibi, yar gibi sevmelidir. Fakat son yüz yılın hataları nedeniyle araya kan girdi, silah girdi, ayrımcılık girdi. Tamamı Türk ve Kürt analarının evladı olan 50 bin kardeşimiz Türkiye’nin her mezarlığında toprağın altına girdi, bazılarının mezarı bile yok. Öfkeler, kızgınlıklar, kırgınlıklar, nefretler, intikam duyguları birikti, birikti, kardeşlerin arasına girdi. Bunları gidermek, yasımızı ve acımızı ortaklaştırmak, yaralarımızı karşılıklı sarmak, göz göze bakıp kardeşçe sarılmak, hüzün ve sevinç gözyaşlarını aynı anda dökmek yasadan çok daha öncelikli, yapıcı ve kalıcı olur. Zaten bunları yaptıktan sonra yasayı yapmak çok kolaydır ve o iş artık sadece küçük bir detaydır. Cumartesi Anneleri ile Barış Anneleri, Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nda Neler yapılabilirdi? Peki bu belirttiklerimi sağlamak için neler yapabilirdik ya da yapabiliriz? Ben aklıma ilk gelenleri sıralayayım, siz ekleyin, genişletin lütfen. Mesela Meclis Komisyonu aylarca “dinleme” adı altında top çevirmek yerine şunları yapsaydı çok daha etkili olmaz mıydı? Hatta siyasi parti liderleri de bu etkinliklerde yer alsalardı sonuç çok daha yapıcı olmaz mıydı? Neler mesela? • Liderler ve komisyon üyeleri; Adnan Menderes’in, Alparslan Türkeş’in, Orhan Doğan’ın ve Mehmet Sincar’ın mezarlarını ziyaret edip oradan Anıtkabir’e gitselerdi. • Konya’da Mevlana’yı, Doğubayazıt’ta Ehmedê Xanî’yi ziyaret etselerdi. • Diyarbakır’da Amedspor ile Trabzonspor arasında bir kardeşlik maçı organize etselerdi. Tüm Diyarbakır, Trabzonspor ve Amedspor bayraklarıyla donatılsaydı. Karadeniz’den akın akın gelen kardeşlerimiz Diyarbakırlıların evlerinde misafir edilselerdi, stadyuma maçı izlemeye birlikte gitselerdi. Vanspor, aynı şekilde Kayserispor’a konuk olsaydı ve Kürt kardeşlerimiz akın akın Kayseri’ye gidip evlerde misafir olsalardı. • Milli futbol takımı, bir maçını Diyarbakır Stadyumu’nda oynasaydı ve Diyarbakırlılar Milli Takım’a canı gönülden sahip çıksalardı. • Bir otobüs dolusu genç Edirne’den, bir otobüs genç de Hakkari’den yola çıksaydı, Anıtkabir’de buluşup Türkçe ve Kürtçe bir kardeşlik bildirisi okusalar, bildiriyi Anıtkabir defterine de yazsalardı. • Bir otobüs dolusu genç İzmir’den, bir otobüs de Kars’tan yola çıksa ve Çanakkale Şehitliği’nde buluşup kardeşlik bildirisini Türkçe ve Kürtçe okusalar, oradan beraberce Ankara’ya, Meclis’e gelip bildiriyi Meclis Başkanı’na teslim etselerdi. • Kültür Bakanlığı’nın girişimiyle yedi bölgede kardeşlik konserleri düzenlense ve TRT sanatçıları ile Mezopotamya Kültür Merkezi (MKM) sanatçıları aynı sahnede Türkçe ve Kürtçe kardeşlik türküleri, şarkıları söyleselerdi. • Milli Eğitim Bakanlığı’nın girişimiyle Kürtçe - Türkçe ve Türkçe - Kürtçe sözlük ile gramer kitabı basılsaydı ve tüm öğrencilere ücretsiz dağıtılsaydı. • Bursa Ulu Camide ve Diyarbakır Ulu Cami’de aynı anda Türkçe ve Kürtçe kardeşlik hutbesi okunsaydı. • Evlatlarını çatışmalarda kaybetmiş Türk ve Kürt anaları kol kola girip beraberce mezarlıkları ziyaret etselerdi, akşamına da Beştepe’de Cumhurbaşkanı tarafından ağırlansalardı. Bunlar yapılmadı ama Yazmaya devam etsem sayfalar yetmez ama derdimi anlatabilmişimdir umarım. Yani kardeşliğin hukuku, yasaları önce yüreklerde yapılmalı ki geri kalan normatif adımlar atılırken, yasalar yapılırken yeni kırılmalar, ayrışmalar olmasın. Eğer bu belirttiğim gibi çalışmalar yapılmış olsaydı Meclis Komisyonunun İmralı’ya gitmesi konusu da bir krize dönüşmezdi. Bunlar yapılmadı ama başta da belirttiğim gibi bol bol dinleme yapıldı. Orada burada gereksiz yere sloganlar atıldı, televizyonlarda konuşanlar ağızlarının ayarını tutturamadılar; hakaretler, tehditler, şantajlar, ekranlardan halkın üstüne boca edildi. Yetmedi, muhalefete yönelik ve özellikle CHP’yi hedefe koyan “mutlak butlan, iptal, tutuklama, kayyım, casusluk, rüşvet” operasyonlarıyla ayrışma iyice derinleştirildi. 30 yıllık hapis cezalarını bitirmiş siyasi mahpuslar, hasta mahpuslar bile cezaevinden çıkamadılar. Kayyım atanmış tek bir belediye bile halka iade edilmedi. Kürt – Türk kardeşliği pekiştirilmeden, üstüne Türk – Türk ayrışması eklendi. Sonuç olarak; Dost acı söyler, ben barışın ve kardeşliğin dostu olarak bunları 12 metrekarelik hücremden görüyor ve üzülüyorum. Hücredeki tek arkadaşım ve yerine kayyım atanarak altı yıldır suçsuz yere hapiste tutulan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Başkanı Dr. Adnan Selçuk Mızraklı’ya ve onun dik duruşuna bakıp bakıp bu yazıyı yazarken umudumuzu koruyor, mücadele kararlılığımızı diri tutuyoruz. Biliyoruz, inanıyoruz ve çabalıyoruz. Barış ve kardeşlik mutlaka kazanacak.

Bahis skandalı futbolu sarstı: Kulüplerden peş peşe açıklamalar!  Haber

Bahis skandalı futbolu sarstı: Kulüplerden peş peşe açıklamalar! 

Türk futbolunda kara gün: 152 hakemin bahis oynadığı ortaya çıktı Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu, dün yaptığı basın toplantısında futbol tarihinde eşi görülmemiş bir skandalı açıkladı: 571 hakemden 371’inin bahis hesabı bulunduğunu, bunlardan 152’sinin aktif olarak bahis oynadığını duyurdu. “Bir hakemin tek başına 18 binin üzerinde bahis oynadığı tespit edildi. Bu kişiler kısa sürede PFDK’ya sevk edilecek.” — TFF Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu Bu açıklama, hem spor kamuoyunda hem de kulüpler arasında şok etkisi yarattı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı da konuyla ilgili soruşturmanın sürdüğünü açıkladı. Kulüplerden arka arkaya açıklamalar: “Türk futbolu için milat” Hacıosmanoğlu’nun açıklamasının ardından Türkiye’nin önde gelen kulüpleri — Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş, Trabzonspor, Ümraniyespor, Karagümrük, Kayserispor, Sarıyer ve Samsunspor — art arda resmi duyurular yayımladı. Hepsinin ortak mesajı: “Türk futbolunda adaletin yeniden inşası için tarihi bir fırsat.” Galatasaray: “Türk futbolunun temel değerlerine ağır bir darbe” Galatasaray Başkanı Dursun Özbek, açıklamasında skandalın “futbolda güven ve adalet krizini” gözler önüne serdiğini belirtti: “Sahada adaleti sağlamakla yükümlü hakemlerin bahis hesaplarının bulunduğu ve aktif olarak bahis oynadıklarının tespit edilmesi, yalnızca spor ahlakına değil, Türk futbolunun temel değerlerine de ağır bir darbedir. Federasyonun bu isimleri, yönettikleri maçları ve oynadıkları bahisleri şeffaf biçimde kamuoyuyla paylaşması büyük önem taşımaktadır.” Özbek, Galatasaray’ın sürece tam destek vereceğini vurgulayarak, “Temiz futbolun tesisi için üzerimize düşen her sorumluluğu alacağız” dedi. Fenerbahçe Başkanı Sadettin Saran: “Üzücü ama umut verici” Gaziantep’te gazetecilerin sorularını yanıtlayan Fenerbahçe Başkanı Sadettin Saran, yaşananları “vahim ama geç kalınmış bir yüzleşme” olarak tanımladı: “Bu açıklamalar hem bir spor adamı hem de Fenerbahçe Başkanı olarak beni mutlu etti. Çünkü biz bu konuyu yıllardır dile getiriyorduk. Şimdi haklılığımız ortaya çıkıyor. Bu süreç Türk futbolu adına bir milat olmalı.” Beşiktaş: “Bahis oynayan hakemleri ve maçları şeffafça açıklayın” Beşiktaş JK, yayımladığı bildiride TFF’ye doğrudan çağrıda bulundu: “Federasyondan, bahis hesabı bulunan ve aktif olarak kullanan hakemleri; bu hakemlerin bahis oynadığı maçları ve ne tür bahisler oynadıklarını şeffaf bir şekilde kamuoyuyla paylaşmalarını talep ediyoruz. Bu süreç, temiz futbol için bir milat olmalıdır.” Siyah-beyazlılar, ayrıca “Geriye dönük tüm haklarımızı arayacağız” diyerek hukuki mücadele mesajı verdi. Ümraniyespor: “Bu pisliğin üzeri örtülürse futbol biter” Trendyol 1. Lig temsilcisi Ümraniyespor, en sert tepkiyi veren kulüplerden biri oldu: “Bu pisliğin üzeri bir kez daha örtülürse, futbolun geleceği tamamen yok olur. Bahis skandalına karışan tüm hakemler derhal futboldan ihraç edilmelidir. Bu sezonun sportif bütünlüğü fiilen yok edilmiştir, küme düşme kaldırılmalıdır.” Kulüp ayrıca TFF’ye “bağımsız denetim mekanizması kurulması” çağrısı yaptı. Trabzonspor: “Tarihi bir fırsat” Trabzonspor’un açıklamasında, yaşananların “adalet sistemini temelden sarstığı” vurgulandı: “Bazı hakemlerin on binlerce kez futbol müsabakalarına bahis oynamış olması, Türk futbol tarihinin en karanlık tablolarından birini ortaya koymuştur. Bu süreç, adaletin yeniden inşası için tarihi bir fırsattır.” Karagümrük: “Bahis oynayanlar futbol camiasından temizlenmeli” Fatih Karagümrük, TFF’ye çağrısını açık biçimde dile getirdi: “Bahis oynayan hakemlerin kimler olduğunu, hangi maçlarda ve nasıl bahis oynadıklarını kamuoyuna açıklayın. Bugünü bir milat olarak görelim. Futbola gölge düşüren herkes bu camiadan temizlenmeli.” Kayserispor: “Futbolun doğasına neşter vuruldu” Kayserispor Başkanı Nurettin Açıkalın, açıklamasında yaşananları “utanç verici” olarak nitelendirdi: “Hakemlerin kişisel menfaatleri uğruna maçlara direkt etki etmeleri, futbolun doğasına neşter vurmuştur. Bu karanlık günler temizlenmeden futbolun adı bile anılmamalıdır.” Sarıyer: “Yanlış kararlarla kaybettiğimiz puanların nedeni ortaya çıktı” Lig’e yeni çıkan Sarıyer Spor Kulübü, adalet çağrısı yaptı: “Yanlış hakem kararlarıyla kaybedilen puanların nedeni bugün netleşmiştir. TFF’nin süreci dikkatle yöneteceğine inanıyoruz ve ortak bir açıklama için tüm kulüpleri birlik olmaya çağırıyoruz.” Samsunspor: “Toplumun vicdanı yaralandı” Samsunspor ise açıklamasında, yaşananların sadece futbolu değil “toplumun vicdanını” da yaraladığını belirtti: “Sahada ter döken futbolcuların ve tribünlerde inançla destek veren milyonların tek beklentisi adil bir rekabet ortamıdır. Bu nedenle bu iddialar yalnızca sporun değil, toplumun vicdanını derinden yaralamıştır. Türk futbolunun itibarını korumak için sürecin kararlı takipçisiyiz.” Ortak vurgu: Adalet, şeffaflık ve temiz futbol Kulüplerin tamamı, açıklamalarında üç ortak noktada birleşti: Adaletin yeniden sağlanması Bahis oynayan hakemlerin açıklanması Türk futbolunun şeffaf bir yapıya kavuşturulması Bu gelişmeler, Türk futbolu tarihinde “hakemlik sisteminin en kapsamlı soruşturması” olarak kayda geçti. “Bu kriz, temiz futbolun yeniden doğması için bir dönüm noktası olabilir.” — Spor yorumcusu Uğur Meleke, Kafa Topu programı “Temiz futbol” için kulüpler birleşti Türk futbolunda “bahis skandalı” yalnızca bir yolsuzluk değil, bir güven krizi yarattı. Ancak kulüplerin ortak tavrı, bu krizi temiz futbol hareketine dönüştürme potansiyeli taşıyor. “Türk futbolu bu lekeden arınacaksa, bu birliktelikle arınacak.” — Galatasaray Başkanı Dursun Özbek

Karadağ’da Türk karşıtı şiddet tırmandı: Restoran kundaklandı, araçlar yakıldı, 45 Türk gözaltında! Haber

Karadağ’da Türk karşıtı şiddet tırmandı: Restoran kundaklandı, araçlar yakıldı, 45 Türk gözaltında!

Podgorica’da bıçaklı kavga sonrası sokaklar karıştı Cumartesi gecesi Karadağ’ın başkenti Podgorica’da yaşanan bıçaklı yaralama olayı, kısa sürede diplomatik krize dönüştü. Karadağ basınına göre, olayda 25 yaşındaki bir Karadağ vatandaşı bıçakla yaralandı. Saldırganlardan birinin Türk, diğerinin ise Azerbaycan vatandaşı olduğu iddia edildi. Polis iki kişiyi gözaltına aldı, ancak olayın ardından şehirde Türklere yönelik öfke büyüdü. “Türkleri öldürün!” sloganları atıldı, Türk restoranı kundaklandı Olayın ardından yüzlerce kişi Podgorica sokaklarında protesto gösterileri düzenledi. Reuters’ın aktardığı bilgilere göre kalabalık, Türk plakalı araçlara saldırarak camlarını kırdı, bazılarını yaktı. Pazar gecesi ise tansiyon zirveye çıktı: Podgorica’nın merkezinde Türklerin işlettiği bir restoran, saldırgan bir grup tarafından basılarak ateşe verildi. Tanıklara göre, kalabalığın arasında “Türkleri öldürün!” sloganları atıldı. Olay anı kameralara yansıdı; görüntülerde, dumanlar yükselirken çevredeki yurttaşların korku içinde kaçıştığı görüldü. “Saldırganlar ellerinde sopalar ve taşlarla geldi. Restoranı yağmalayıp ateşe verdiler. Polis geldiğinde her şey çoktan yanmıştı.” — Görgü tanığı, Podgorica yerel basınına 45 Türk gözaltına alındı, 8’i sınır dışı ediliyor Karadağ polisi olayların ardından yaptığı açıklamada, 45 Türk vatandaşının gözaltına alındığını duyurdu. Gözaltına alınanların çoğunun yasal ikamet belgeleri olmadığı açıklandı. Polis Sözcüsü, “Gözaltına alınan 7 kişiye para cezası verildi, 8 kişi ise sınır dışı edilecek,” dedi. Karadağ İçişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, olayların “kamu düzenini ciddi biçimde ihlal ettiği” belirtildi. Karadağ Başbakanı Spajic: “Türklere vizesiz giriş geçici olarak askıya alındı” Gerginliğin tırmanmasının ardından Karadağ Başbakanı Milojko Spajic, sosyal medya hesabından dikkat çeken bir açıklama yaptı: “Türk vatandaşları için vizesiz rejimin geçici olarak askıya alınmasına ilişkin kararı acil bir prosedürle alacağız. Ekonomik faaliyetlerin ve iyi ikili ilişkilerin korunması amacıyla, önümüzdeki dönemde Türkiye Cumhuriyeti ile yoğun görüşmeler başlatacağız.” Bu açıklama, Türkiye-Karadağ ilişkilerinde son yılların en ciddi diplomatik gerilimi olarak değerlendirildi. Dışişleri Bakanlığı devrede: “Vatandaşlarımızın güvenliği önceliğimizdir” Türkiye Dışişleri Bakanlığı, yaşanan olayların ardından yazılı bir açıklama yayımladı. Açıklamada, “müessif gelişmelerin” Türk vatandaşlarını da etkilediği vurgulanarak, Karadağ makamlarıyla anında temas kurulduğu bildirildi. “Türk vatandaşlarımızın güvenliğinin tesisi amacıyla gerekli tedbirlerin alınması sağlanmıştır. Gelişmeler tüm boyutlarıyla yakından takip edilmekte olup, Karadağ makamlarıyla temas kesintisiz sürdürülmektedir.” — T.C. Dışişleri Bakanlığı açıklaması Hakan Fidan’dan Karadağ yönetimine telefon diplomasisi AA’nın diplomatik kaynaklardan aktardığına göre, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Karadağ Başbakanı Milojko Spajic ve Dışişleri Bakanı Ervin İbrahimovic ile telefon görüşmeleri yaptı. Fidan, Türk vatandaşlarının haklarının korunması ve can güvenliklerinin sağlanması yönündeki beklentilerini iletti. Karadağ tarafı, bu konuda “güvence verdiklerini” bildirdi. Karadağ’da yaklaşık 13 bin Türk yaşıyor Karadağ İçişleri Bakanı Danilo Saranovic, ülkede 100 bin yabancı uyruklu kişinin yaşadığını, bunların yaklaşık 13 bininin Türk vatandaşı olduğunu açıkladı. Son yıllarda Karadağ’ın, Türk yatırımcılar ve dijital göçmenler için popüler bir yaşam ve iş merkezi haline geldiği biliniyor. “Ülkede Türk vatandaşlarının sayısında belirgin bir artış gözlemleniyor. Ancak son olaylar sonrası güvenlik kaygıları ciddi biçimde arttı.” — Karadağ basını değerlendirmesi Diplomatik kriz derinleşiyor Karadağ’daki şiddet olayları, iki ülke arasında gerilimi tırmandırırken, Türk Dışişleri olayın “yakın takipçisi” olduğunu duyurdu. Olayın seyrine göre vize muafiyetinin askıya alınması sürecinin kalıcı hale gelebileceği konuşuluyor. Uzmanlar, Podgorica’daki olayın tekil bir asayiş vakası olmaktan çıkıp iki ülke ilişkilerini etkileyebilecek boyuta ulaştığını vurguluyor. “Karadağ, Türk yatırımcılar ve göçmenler için cazibe merkeziydi. Ancak bu olay, iki halk arasında güvenin ciddi şekilde sarsılmasına yol açabilir.” — Bölge uzmanı, Balkan Insight değerlendirmesi

İki Türk lise öğrencisinin projesi NASA’da ses getirdi Haber

İki Türk lise öğrencisinin projesi NASA’da ses getirdi

Müon parçacıklarını ucuz ve verimli şekilde tespit ettiler İstanbul ve Kocaeli’nde eğitim gören Çetinkaya ile Atalay, proton ve nötron gibi atom altı parçacıklarla aynı sınıfta yer alan “müon”ların algılanmasını sağlayan bir dedektör geliştirdi. Normalde pahalı olan bu süreci daha düşük maliyetle gerçekleştirebilen proje, Amerikan Fizik Derneği üyesi bir araştırmacının önerisiyle NASA’nın John Hopkins Üniversitesi Uygulamalı Fizik Laboratuvarı’nda düzenlenen Heliophysics Technology Sempozyumuna kabul edildi. Tıptan savunmaya geniş kullanım alanı Öğrenciler, geliştirdikleri dedektörün yalnızca temel fizik araştırmalarında değil; kanser hücrelerinin tespitinden savunma sanayindeki güvenlik kontrollerine kadar pek çok alanda kullanılabileceğini ifade etti. Türkiye’de kurulan nükleer tesislerin güvenliği için de bu teknolojinin önemli katkılar sağlayabileceği belirtildi. “Normalde liseliler katılamıyor” Projeyi sunan Buket Atalay, “Harvard, Caltech, Princeton gibi üniversitelerin profesörleri ve NASA yetkilileriyle aynı platformda olmak bizim için olağanüstü bir fırsat. Normalde bu programa liseliler katılmıyor. Biz bilime katkı sağlamak isteyen iki öğrenci olarak çok şey öğrendik” dedi. Bilim insanlarıyla tanıştılar, teklifler aldılar Sempozyumda sunumlarını dinleyen uzmanlardan olumlu geri dönüş aldıklarını belirten Arda Çetinkaya, “8–12 Eylül arasında NASA’nın düzenlediği sempozyumda sunum yapan tek lise projesi olduk. Çok değerli teklifler aldık. Edindiğimiz deneyimler, hedefimize giden yolda bize büyük motivasyon verdi” ifadelerini kullandı.

Bakan Yerlikaya: Hangi ülkeye kaçarsa kaçsın, Türk polisinden kurtulamayacaklar Haber

Bakan Yerlikaya: Hangi ülkeye kaçarsa kaçsın, Türk polisinden kurtulamayacaklar

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, resmi X hesabından yaptığı açıklamada, kırmızı bültenle aranan 6 ve ulusal seviyede aranan 5 olmak üzere toplam 11 suçlunun Gürcistan, Karadağ, İsveç ve Japonya’dan Türkiye’ye getirildiğini duyurdu. 427 iade bu kabine döneminde gerçekleşti Bakan Yerlikaya, bu kabine döneminde 427 suçlunun Türkiye’ye iadesinin sağlandığını belirterek, “Enselerindeyiz, bizden kaçamayacaklar” dedi. Yakalanan isimler ve suçları Yerlikaya’nın açıklamasına göre yakalanan isimler ve bulundukları ülkeler şöyle: Kırmızı Bültenle Arananlar (Uluslararası Seviye) C.Ç. – Kasten öldürme ve ruhsatsız ateşli silah-mühimmat bulundurma suçlarından; A.T. liderliğindeki organize suç örgütü üyesi. Yakalandığı yer: Gürcistan M.E.Ö. – Kasten öldürme ve suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma suçlarından; “Daltonlar” suç örgütü üyesi. Yakalandığı yer: Gürcistan E.Y.B. – Silahla yağma, cebir, tehdit ve hileyle kişiyi hürriyetinden yoksun kılma. Yakalandığı yer: Gürcistan Ü.A. – Birden fazla kişiyle gece vakti silahla yağma, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve bilişim yoluyla dolandırıcılık. Yakalandığı yer: Gürcistan S.K. – Kasten öldürme. Yakalandığı yer: Karadağ M.G. – Kasten öldürmeye teşebbüs. Yakalandığı yer: İsveç Ulusal Seviyede Arananlar M.B. – Tasarlayarak öldürme suçundan; “Banlılar” organize suç örgütü üyesi. Yakalandığı yer: Gürcistan K.C.H. – Uyuşturucu ticareti. Yakalandığı yer: Gürcistan E.G. – Uyuşturucu ticareti. Yakalandığı yer: Gürcistan G.Ş. – Kasten yaralama, hakaret, mala ve kamu malına zarar verme, alkollü araç kullanma, basit yaralama, görevi yaptırmamak için direnme, trafik güvenliğini tehlikeye sokma. Yakalandığı yer: Gürcistan M.Y. – Silahlı terör örgütüne üye olma. Yakalandığı yer: Japonya “Türk polisinden kaçamayacaklar” Yerlikaya, operasyonların Adalet Bakanlığı ile iş birliği içinde yürütüldüğünü belirterek, EGM INTERPOL-EUROPOL, Asayiş, İstihbarat ve KOM Başkanlıkları ile sahada görev yapan tüm ekiplere teşekkür etti.

Geçmiş olsun ziyareti mi, Türkiye'nin kaderini değiştirecek diyalog mu? Haber

Geçmiş olsun ziyareti mi, Türkiye'nin kaderini değiştirecek diyalog mu?

Ankara - Özel Haber Türkiye siyasetinde ezber bozan bir hamle daha! Eski HDP milletvekili ve Kars Belediye Başkanı Ayhan Bilgen, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli'yi ziyaret ederek, yılların gerilimini bir fotoğraf karesiyle sildi. Sosyal medyada hızla yayılan görüntü, "Kürt sorunu çözülüyor mu?" sorusunu gündeme bomba gibi düşürdü. Bu buluşma, Bahçeli'nin son dönemdeki "yumuşama" politikalarının zirvesi mi, yoksa yeni bir ittifakın habercisi mi? Fotoğrafta, Bahçeli'nin makam odasında poz veren ikili, Türk bayrağı ve Alparslan Türkeş portresi önünde gülümsüyor. Ziyaretin detayları gizemini korurken, kaynaklar "Kürt meselesi, Alevi hakları ve toplumsal barış" konularının masaya yatırıldığını iddia ediyor. Hatırlayın: Bilgen, HDP'den ayrılarak SES Partisi'ni kurmuş, "ezber bozan siyaset" sloganıyla milliyetçi kesimlere göz kırpmıştı. Bahçeli ise 2024'ten beri DEM Parti ziyaretleri, PKK çağrıları ve Hacıbektaş Cemevi projesiyle Kürt ve Alevi yurttaşlar tarafından "barış mimarı" olarak anılıyor. NEDEN ŞİMDİ? ZAMANLAMA MANİDAR! Bu görüşme, tam da MİT Başkanı İbrahim Kalın'ın Bahçeli'yi ziyaret ettiği döneme denk geliyor – Instagram'da "kritik ziyaretler" diye paylaşılan içerikler, güvenlik boyutunu işaret ediyor. Bilgen, Temmuz 2025'te Sosyal medya hesabında Bahçeli'nin "kota sistemi" ifadesini Lübnan modeli üzerinden yorumlamış, "MHP liderinin diyalog çağrısı değerli" demişti. Uzmanlar, "Bu, Cumhur İttifakı'nın genişleme hamlesi olabilir. Kürt seçmenle köprü kuruluyor" diyor. PAYLAŞIMA İLGİ YAĞMUR GİBİ! Görüşme sosyal medyada büyük yankı uyandırdı. Birsosyal medya kullanıcısı, "Siyasi deprem! Yılların düşmanları el sıkışıyor" diye yazarken, bir diğeri "Manipülasyon mu?" diye sorguluyor. Bahçeli'nin ekibinden henüz resmi açıklama yok, ama Bilgen'in canlı yayınlardaki flaş sözleri hafızalarda: "Bahçeli oyun kurucu, Türk-Kürt ittifakı şart." Bu ziyaret, Türkiye'nin yarınlarını şekillendirebilir mi? Yoksa sadece bir fotoğraf mı? Gelişmeleri anbean takip ediyoruz .

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.