Sağlık ve hak örgütlerinden çağrı: Yüksek güvenlikli cezaevleri kapatılsın
Sağlık ve hak örgütlerinden çağrı: Yüksek güvenlikli cezaevleri kapatılsın
TTB, İHD, TİHV ve hukuk örgütleri, S ve Y tipi ile yüksek güvenlikli cezaevlerinin mahpuslar üzerinde ağır izolasyon, sağlık sorunları ve hak ihlallerine yol açtığını belirterek, bu cezaevlerinin kapatılmasını ve yeni inşaatların durdurulmasını talep etti.
Haber Giriş Tarihi: 04.09.2025 17:24
Haber Güncellenme Tarihi: 04.09.2025 17:33
Kaynak:
Haber Merkezi
https://haberdeger.com/
Aralarında Türk Tabipleri Birliği (TTB), İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV)'nin de bulunduğu sağlık, hukuk ve insan hakları örgütleri, S tipi, Y tipi ve yüksek güvenlikli cezaevlerinin kapatılması için ortak açıklama yaptı.
Açıklama, TTB Genel Merkezi'nde düzenlenen basın toplantısıyla kamuoyuna duyuruldu. Salonun arkasına, bu talebi yansıtan “S Tipi, Y Tipi ve Yüksek Güvenlikli Hapishaneler Kapatılsın” yazılı pankart asıldı.
“Cezaevleri cezalandırma aracı haline geldi”
TTB Başkanı Prof. Dr. Alpay Azap, söz konusu cezaevi modellerinin, mahpusları bedensel, ruhsal ve sosyal açıdan izole eden yapılar haline geldiğini belirtti. Bu cezaevlerinin, bireyleri kişiliksizleştirme, güçsüzleştirme ve insanlıktan uzaklaştırma amacıyla kullanıldığını vurgulayan Azap, şunları söyledi:
“Bu yapılar, insan hakları ihlallerinin yoğunlaştığı mekânlara dönüşmüştür.”
Avrupa'nın en yüksek mahpus oranı Türkiye’de
Azap, Avrupa Konseyi’nin 2022 verilerine göre, Türkiye’nin her 100 bin kişide 355 mahpus oranıyla Avrupa’nın en yüksek cezaevi nüfusuna sahip ülkesi olduğunu belirtti. Avrupa ortalamasının 117 olduğunu hatırlatan Azap, şunları söyledi:
2020–2023 yılları arasında yapılan infaz düzenlemeleriyle yaklaşık 200 bin kişi tahliye edilse de, bu düzenlemelerin siyasi mahpusları kapsam dışı bıraktığını vurguladı.
2020’den bu yana toplam 93 yeni cezaevi açıldığını, sadece 2024’te 12 yeni cezaevinin daha planlandığını söyledi.
Yüksek güvenlikli cezaevlerinde mahpusların büyük çoğunluğunun, 12-13 metrekarelik hücrelerde tek başına tutulduğunu belirten Azap, şu ayrıntıları paylaştı:
Pencerelerin demir ve çelik ağlarla kapatıldığı, doğal ışık ve hava akışının engellendiği,
Hücrelerde ve havalandırma alanlarında kameraların bulunduğu,
Elektronik kapı sistemlerinin acil durumlarda ciddi risk oluşturduğu,
Mahpusların, günde sadece 1,5 saat havalandırmaya çıkarıldığı, ancak bu alanların da kafes benzeri yapılarla sınırlandığı...
Bu koşulların, mahpuslarda duygu durum bozukluklarından kansere kadar birçok sağlık sorununa yol açtığını ifade etti.
“Açlık grevlerine yol açıyor”
Azap, infaz yasasının eşitlik ilkesine aykırı uygulandığını, siyasi tutukluların tahliye edilmediğini ve hak arayışlarının cezalandırıldığını belirtti. Bu durumun, birçok tutsağı süresiz açlık grevine ittiğini, grevde olanların sağlık durumlarının ise kritik seviyeye ulaştığını vurguladı.
“Bu cezaevleri, mahpusları yaşam haklarını tehdit eden koşullara mecbur bırakıyor.”
Kampüs cezaevleri personeli de izole ediyor
Ayrıca, kampüs tipi cezaevlerinin şehir merkezlerinden uzak inşa edildiğine dikkat çeken Azap, bu durumun mahpusların aile ve avukatlarıyla iletişimini zorlaştırdığını ifade etti. Cezaevi personelinin de lojman, okul ve market gibi alanlarla izole edildiğini, bunun ise mesleki tükenmişlik yarattığını belirtti.
TTB, İHD, TİHV, ÖHD, SES, TUHAD-FED ve TAYAD, ortak açıklamayla şu talepleri dile getirdi:
Yeni yüksek güvenlikli cezaevi projeleri durdurulmalı
Mevcut S, Y tipi ve yüksek güvenlikli cezaevleri kapatılmalı
İnsan haklarına uygun, adil yargılamanın esas alındığı bir hukuk sistemi inşa edilmeli
“Cezaevleri, toplumu kontrol etme ve cezalandırma aracı olmaktan çıkarılmalı; özgürlük ve adalet temelinde bir sistem kurulmalıdır.”
Hazırladığım bu versiyonu bir haber sitesinde, dergide veya raporda rahatlıkla kullanabilirsin.
İstersen kısa sosyal medya metni ya da görsel başlık da hazırlayabilirim. Yardımcı olayım mı?
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Sağlık ve hak örgütlerinden çağrı: Yüksek güvenlikli cezaevleri kapatılsın
TTB, İHD, TİHV ve hukuk örgütleri, S ve Y tipi ile yüksek güvenlikli cezaevlerinin mahpuslar üzerinde ağır izolasyon, sağlık sorunları ve hak ihlallerine yol açtığını belirterek, bu cezaevlerinin kapatılmasını ve yeni inşaatların durdurulmasını talep etti.
Aralarında Türk Tabipleri Birliği (TTB), İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV)'nin de bulunduğu sağlık, hukuk ve insan hakları örgütleri, S tipi, Y tipi ve yüksek güvenlikli cezaevlerinin kapatılması için ortak açıklama yaptı.
Açıklama, TTB Genel Merkezi'nde düzenlenen basın toplantısıyla kamuoyuna duyuruldu. Salonun arkasına, bu talebi yansıtan “S Tipi, Y Tipi ve Yüksek Güvenlikli Hapishaneler Kapatılsın” yazılı pankart asıldı.
“Cezaevleri cezalandırma aracı haline geldi”
TTB Başkanı Prof. Dr. Alpay Azap, söz konusu cezaevi modellerinin, mahpusları bedensel, ruhsal ve sosyal açıdan izole eden yapılar haline geldiğini belirtti. Bu cezaevlerinin, bireyleri kişiliksizleştirme, güçsüzleştirme ve insanlıktan uzaklaştırma amacıyla kullanıldığını vurgulayan Azap, şunları söyledi:
Avrupa'nın en yüksek mahpus oranı Türkiye’de
Azap, Avrupa Konseyi’nin 2022 verilerine göre, Türkiye’nin her 100 bin kişide 355 mahpus oranıyla Avrupa’nın en yüksek cezaevi nüfusuna sahip ülkesi olduğunu belirtti. Avrupa ortalamasının 117 olduğunu hatırlatan Azap, şunları söyledi:
2020–2023 yılları arasında yapılan infaz düzenlemeleriyle yaklaşık 200 bin kişi tahliye edilse de, bu düzenlemelerin siyasi mahpusları kapsam dışı bıraktığını vurguladı.
2020’den bu yana toplam 93 yeni cezaevi açıldığını, sadece 2024’te 12 yeni cezaevinin daha planlandığını söyledi.
Yüksek güvenlikli cezaevlerinde mahpusların büyük çoğunluğunun, 12-13 metrekarelik hücrelerde tek başına tutulduğunu belirten Azap, şu ayrıntıları paylaştı:
Pencerelerin demir ve çelik ağlarla kapatıldığı, doğal ışık ve hava akışının engellendiği,
Hücrelerde ve havalandırma alanlarında kameraların bulunduğu,
Elektronik kapı sistemlerinin acil durumlarda ciddi risk oluşturduğu,
Mahpusların, günde sadece 1,5 saat havalandırmaya çıkarıldığı, ancak bu alanların da kafes benzeri yapılarla sınırlandığı...
Bu koşulların, mahpuslarda duygu durum bozukluklarından kansere kadar birçok sağlık sorununa yol açtığını ifade etti.
“Açlık grevlerine yol açıyor”
Azap, infaz yasasının eşitlik ilkesine aykırı uygulandığını, siyasi tutukluların tahliye edilmediğini ve hak arayışlarının cezalandırıldığını belirtti. Bu durumun, birçok tutsağı süresiz açlık grevine ittiğini, grevde olanların sağlık durumlarının ise kritik seviyeye ulaştığını vurguladı.
Kampüs cezaevleri personeli de izole ediyor
Ayrıca, kampüs tipi cezaevlerinin şehir merkezlerinden uzak inşa edildiğine dikkat çeken Azap, bu durumun mahpusların aile ve avukatlarıyla iletişimini zorlaştırdığını ifade etti. Cezaevi personelinin de lojman, okul ve market gibi alanlarla izole edildiğini, bunun ise mesleki tükenmişlik yarattığını belirtti.
TTB, İHD, TİHV, ÖHD, SES, TUHAD-FED ve TAYAD, ortak açıklamayla şu talepleri dile getirdi:
Yeni yüksek güvenlikli cezaevi projeleri durdurulmalı
Mevcut S, Y tipi ve yüksek güvenlikli cezaevleri kapatılmalı
İnsan haklarına uygun, adil yargılamanın esas alındığı bir hukuk sistemi inşa edilmeli
Hazırladığım bu versiyonu bir haber sitesinde, dergide veya raporda rahatlıkla kullanabilirsin.
İstersen kısa sosyal medya metni ya da görsel başlık da hazırlayabilirim. Yardımcı olayım mı?
,
En Çok Okunan Haberler