SON DAKİKA

#Çözüm Süreci

HABER DEĞER - Çözüm Süreci haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Çözüm Süreci haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

AB'nin Türkiye raporuna Ankara'dan Yanıt: Önyargılı, mesnetsiz, reddediyoruz! Haber

AB'nin Türkiye raporuna Ankara'dan Yanıt: Önyargılı, mesnetsiz, reddediyoruz!

Ankara: AB, olumlu gündem arayışını baltalıyor Avrupa Birliği Komisyonu’nun 4 Kasım’da yayımladığı yıllık Türkiye raporu, Ankara’nın sert tepkisini çekti. Dışişleri Bakanlığı, raporda yer alan yargı, temel haklar ve iç siyasi işleyişe dair değerlendirmeleri “taraflı, önyargılı ve mesnetsiz” olarak nitelendirdi. Bakanlık, kullanılan dili de Türkiye-AB ilişkilerini geliştirme çabalarıyla bağdaşmayan “olumsuz ve işbirliğine zarar veren” bir tutum olarak tanımladı. AB: Türkiye’de demokratik gerileme sürüyor, yargı bağımsız değil AB Komisyonu raporu, Türkiye’de insan hakları ve demokrasi standartlarının “önceki yıllara göre daha da kötüleştiğini” belirtiyor. Belgede, güçler ayrılığının zayıfladığı, yürütmenin yargı üzerindeki etkisinin arttığı, muhalefet temsilcilerinin tutuklanmasının “Türkiye’nin demokratik geleneğine dair ciddi soru işaretleri yarattığı” vurgulanıyor. Raporda ayrıca, büyükşehir belediyelerinde muhalefet temsilcilerine açılan davalar ile iktidar yanlısı isimlere yönelik soruşturma eksikliği arasında “seçici uygulama” bulunduğu ifade ediliyor. AİHM kararları, Demirtaş ve Kavala vurgusu raporda öne çıktı AB, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kararlarının uygulanmamasını temel sorunlardan biri olarak gösterdi. Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala kararlarının yerine getirilmemesi özellikle eleştirildi. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin Türkiye hakkında “yoğun denetim” altında tuttuğu 205 dosya bulunduğuna dikkat çekildi. Dışişleri: “AB raporu, stratejik ortaklık perspektifine aykırı” Ankara, raporun hem içerik hem ton olarak kabul edilemez olduğunu belirterek Türkiye’nin AB üyelik hedefinin sürdüğünü, ancak “tek taraflı değerlendirmelerin sürece katkı sunamayacağını” vurguladı. Açıklamada, Türkiye ile AB arasında “olumlu gündem inşa etme iradesi varken böylesi metinlerin süreci geriye götürdüğü” ifadesi yer aldı. AB, Kürt yurttaşlara ilişkin çözüm süreci vurgusu yaptı Raporda, Türkiye’nin güvenlik gerekçeli uygulamalarında hukukun üstünlüğü ve temel haklara riayet etmesi gerektiği belirtildi. AB, geçmişte başlatılan çözüm sürecinin “barışçıl ve sürdürülebilir çözüm potansiyeli taşıdığı” değerlendirmesini yineledi. Ekonomi politikaları: “Para sıkılaştırması olumlu, sürdürülmeli” Raporda Türkiye ekonomisine ilişkin değerlendirmeler daha ılımlı bir dille yer aldı. Sıkı para politikasının enflasyonu düşürmede etkili olduğu, dış pozisyonun güçlendiği ve Türkiye’nin hâlâ işleyen bir piyasa ekonomisi niteliği taşıdığı belirtildi. AB, ekonomik programın “kararlılıkla devam etmesi gerektiğini” vurguladı. Vize serbestisi ve siyasi uyumda ilerleme yok Schengen vizesinde kolaylaştırıcı adımların devreye alındığını belirten AB, vize muafiyeti için gerekli 6 kriterde hâlâ ilerleme olmadığını kaydetti. Türkiye’nin dış politikada AB tutumuyla uyum oranı ise bir önceki yıl %6 iken bu sene %4’e düştü. Tam üyelik süreci 20 yıldır fiilen donmuş durumda Türkiye’nin 1987’de yaptığı tam üyelik başvurusundan bu yana süreç defalarca durdu. 2005’te başlayan müzakerelerde açılan 35 fasıldan yalnızca 16’sı açılabildi, sadece biri geçici olarak kapatıldı. 2016’dan bu yana hiçbir fasıl ilerlemedi.

Mümtaz’er Türköne yazdı: Süreç ilerlemiyor çünkü iktidar ayak sürüyor! Haber

Mümtaz’er Türköne yazdı: Süreç ilerlemiyor çünkü iktidar ayak sürüyor!

Siyaset bilimci ve yazar Mümtaz’er Türköne, çözüm sürecinin yeniden tartışma konusu olduğu bir dönemde iktidarın sürece yaklaşımını değerlendiren bir yazı kaleme aldı. Türköne, sorunun yalnızca çözüm yöntemleriyle değil, “çözmesi beklenen iktidarın kendisinin bir sorun haline gelmesiyle” derinleştiğini söyledi. “MHP, Saray’a ‘ayak sürüyorsunuz’ mesajı veriyor” Türköne, MHP’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik sessiz fakat anlamlı çıkışlarına dikkat çekerek, Devlet Bahçeli’nin çözüm süreci hakkındaki tutumunun bir “pasif itiraz” olduğunu yazdı. MHP’li Feti Yıldız’ın “Temel hak ve özgürlük alanını genişleten adımlar atılmalı” sözlerini hatırlatarak, bunun aslında Saray’a yönelik bir uyarı olduğunu ifade etti: “MHP’nin kanaati net: Saray çözüm sürecine adım atmıyor, oyalıyor.” “Devlet kurumları çözümden yana, tek fren Saray” Türköne, çözüm sürecine karşı kurumsal bir direnç olmadığını, aksine Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın yaptığı “insan onuru ve kimlik” vurgulu konuşmanın bile sürecin zeminini güçlendirdiğini söyledi. İYİ Parti, Zafer Partisi ve CHP içindeki ulusalcıların bile “sert bir karşı çıkış” göstermediğini belirterek, süreci tıkayan yegâne merkezin yürütme erki olduğunu ifade etti. “Demokrasi ve hukuk olmadan çözüm süreci yürümez” Türköne’ye göre iktidarın temel açmazı, çözüm sürecinin demokrasi ve hukuk gerektirmesi: “Otokrasiden vazgeçmeden çözüm olmaz. Bu iktidarın çözümü hukuksuz yürütme girişimi su dövmekten ibaret olur.” Türköne ayrıca, iktidarın önceliğinin “sorunu çözmek değil, iktidarı sürdürmek” olduğunu vurgulayarak, bunun süreci imkânsızlaştırdığını söyledi. “Bu iktidarla süreç ilerlemez, çözümün ön şartı iktidar değişimi” Yazısının sonunda Türköne, çözüm sürecinin Türkiye için artık geri döndürülemez bir gerçek olduğunu ancak mevcut iktidarın bu süreci yönetebilecek kapasiteden uzak olduğunu belirtti: “Bu iktidar mimarisinin taşıyıcı kolonlarıyla çözüm süreci yürütülemez. Açmazı çözmenin tek yolu iktidarın değişmesidir.”

Kabine bugün toplanıyor: Gündemde çözüm süreci, Suriye, Gazze ve ekonomi Haber

Kabine bugün toplanıyor: Gündemde çözüm süreci, Suriye, Gazze ve ekonomi

Toplantı saat 16.00’da Cumhurbaşkanlığı Kabinesi, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında bugün saat 16.00’da toplanacak. Toplantının ana gündem maddesini “yeni çözüm süreci” oluşturacak. İç politikada çözüm süreci ve komisyon çalışmaları TBMM çatısı altında kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun bugüne kadarki faaliyetleri masaya yatırılacak. 11 ve 12 Eylül’de 8. ve 9. toplantılarını yapacak olan komisyonun çalışmaları ayrıntılı şekilde değerlendirilecek. Dış politika: Suriye ve Gazze gündemde Suriye’de sahada yükselen tansiyon ve son durum Kabine’nin gündeminde olacak. İsrail’in Gazze’ye yönelik işgal planı da masada. Türkiye’nin Gazze’ye insani yardımın kesintisiz ulaştırılması, iki devletli çözüm için müzakereler ve kalıcı ateşkes için atabileceği adımlar görüşülecek. Ayrıca ABD’nin, BM Genel Kurulu öncesinde Filistinli yetkililerin vizelerini iptal etmesi de toplantıda değerlendirilecek. Erdoğan’ın Çin temasları ve BM zirvesi Erdoğan’ın geçen hafta yaptığı Çin ziyareti ve burada gündeme gelen konular da kabinede ele alınacak. Erdoğan ayrıca bu ay New York’ta gerçekleşecek BM zirvesine katılacak. ABD’de yapacağı diplomatik temaslar hakkında kabineye bilgi verecek. Ekonomi ve enflasyonla mücadele Toplantının bir diğer başlığı ekonomi olacak. Enflasyonla mücadele kapsamında atılan adımlar ve mevcut tablo enine boyuna değerlendirilecek.

Mümtaz’er Türköne: Çözüm sürecinin önündeki en inatçı engel siyasal İslamcılıktır Haber

Mümtaz’er Türköne: Çözüm sürecinin önündeki en inatçı engel siyasal İslamcılıktır

“İslâmcı refleksler çözüm sürecini baltaladı” Türköne, AK Parti iktidarının İslâmcı içgüdülerinin çözüm sürecine büyük zarar verdiğini belirtti: “İslâmcılıktan çözüm sürecine transfer edilen refleksler, Kürtlerle uzlaşmak yerine onları Şam’a biat etmeye zorladı. Ulus devlet kavramını bilmeyen İslâmcılar, ümmet–ulus karışımı hayali devlet tasavvuruyla süreci çıkmaza soktu.” İktidarın ikiyüzlü politikalarına da dikkat çeken Türköne, “Gazze için kapıda gürleyenler, arka kapıdan İsrail’e mal yüklüyor” ifadelerini kullandı. “Çözüm sürecinin önündeki en inatçı engel İslâmcılıktır” Türköne, siyasal İslâmcılığın çözüm süreci boyunca en önemli engel olduğunu vurguladı: “İslâmcılık 23 yıllık iktidarda çöllerdeki kum tepeleri gibi erozyona uğradı. Bugün çözüm sürecinin önündeki en inatçı engellerden biri siyasal İslâmcılıktır. Yüzleşilmesi ve tartışılması gerekiyor.” Devlet Türkçülüğü ve Bahçeli faktörü Türköne, Türkçülüğün başından itibaren devletin ihtiyaçlarına göre biçimlendiğini hatırlatarak şunları yazdı: “Türkçülük II. Meşrutiyet’te Turancılığa, 1930’larda ırkçılığa kaydı. Devletin ihtiyaçları değişince Türkçü refleksler de değişir. Bahçeli’nin çözüm süreci önündeki sert bariyeri kaldırması, devlet Türkçülüğünün eseridir.” “Mesele devletin bekâsı olunca düşmanlar da dostlar da devletin durduğu yere göre belirlenir” diyen Türköne, Kürtlerin Türkiye’nin müttefiki olması halinde ülkenin asırlık korkularını yenebileceğini söyledi. Kürtler için çözümün adresi: Türkiye Türköne, Kürtlerin kimlik ve kültür için Diyarbakır’a, refah köprüsü olarak İstanbul ve Batı illerine yöneldiğini belirtti: “Suriye’den ne Kürtlerin ne Nusayrilerin ne Dürzilerin güven duyacağı bir ulus devlet çıkmaz. Türkiye yeterli garanti sağlarsa Kürtlerin muhatabı Şam değil Türkiye olur. Kürtler için en güvenilir çözüm Türkiye ile güvene dayalı ittifaktır.” Öcalan’ın sık sık dile getirdiği “barış, demokrasi ve entegrasyon” kavramlarının dikkate alınması gerektiğini belirten Türköne, “Kürtlerin Büyük Kürdistan kurma endişesi hayalet masaldır. Asıl tehlike, Kürtleri Arap ulus devletine savunmasız şekilde teslim etmektir” dedi. “Altın tepside gelen fırsat kaçırılmamalı” Mümtaz’er Türköne yazısını şu uyarıyla noktaladı: “Suriye Kürtler için bir fırsat. Bölgeyi istikrara kavuşturacak ve halkların birlikte barış içinde yaşamasını sağlayacak imkânlar var. Bu fırsatı kalıcı kazanca dönüştürmenin tek yolu Türkiye ile güvene dayalı bir ittifak düzenidir. Aksini düşünmek hayata ve mantığa aykırı.”

Ayhan Bilgen: Silah bırakma yavaşlarsa güven sarsılır Haber

Ayhan Bilgen: Silah bırakma yavaşlarsa güven sarsılır

Bugün saat 17.00’de SuperHaber ekranlarında Sinan Sungur’un sunduğu “Haberin Olsun” programına konuk olan eski milletvekili Ayhan Bilgen, “Öcalan’a af mı geliyor?” tartışmaları çerçevesinde silahsızlanma sürecine dair değerlendirmelerde bulundu. Bilgen, mevcut sürecin önceki girişimlerden farklı olarak “daha dikkatli, aynı hataları tekrar etmeme konusunda daha hassas” bir şekilde yürütüldüğünü vurguladı. Ancak “Ortadoğu’daki gelişmeler çok hızlı. Eğer silah bırakma süreçleri hızlı yönetilmezse güven sarsılır, kamuoyunda hayal kırıklıkları yaşanır” diyerek uyarıda bulundu. Yasal düzenleme vurgusu Bilgen, yalnızca kamuoyu yönetimiyle sürecin ilerletilemeyeceğini belirterek, Meclis’in atacağı adımların önemine dikkat çekti: “Şu anda silah bırakmayı hızlandıracak ‘geçiş dönemi hukuku’ niteliğinde düzenlemelere ihtiyaç var. Örneğin silahı bırakmış birinin askerlik yükümlülüğü nasıl çözülecek? Etkin pişmanlık yasaları bu sorunu çözmeye yetmez.” “Af değil, pratik eksiklerin giderilmesi” Programda sıkça tartışılan af konusu için Bilgen, doğrudan kapsamlı bir af yerine pratik çözümlere işaret etti: “Bu meseleyi af gibi kapsamlı bir düzenleme değil, pratik eksiklerin giderilmesiyle çözmek gerekir. Silah bırakanların toplumsal hayata uyumunu sağlayacak tedbirler alınmalı.” Ayrıca Meclis’te zaman zaman gündeme gelen “umut hakkı” tartışmalarına da değinen Bilgen, bunun özellikle Öcalan ve uzun süre cezaevinde kalan isimler için anlamlı olabileceğini söyledi. Öcalan görüşmeleri İmralı’da yapılan görüşmelere ilişkin olarak Bilgen, Öcalan’ın sürece müdahil olmasının önemini vurguladı: “Öcalan adına konuşmaktan herkesin vazgeçmesi gerekir. Öcalan kendini gayet net ifade edebiliyor. Tecridin kalkması, miting yapması değil; heyetlerle görüşebilmesi, örgütle daha kolay iletişim kurabilmesi demektir.” Bilgen ayrıca, DEM Parti’nin isim değişikliği ve program yenileme sürecinde Öcalan’ın da etkili olacağını ifade etti. YPG ve suriye yorumu Suriye ve YPG tartışmalarına da değinen Bilgen, “Ne İsrail’in dayattığı bölünmüş Suriye modeli olacak ne de eski merkeziyetçi yapı. Bir ara formül, bir geçiş planı kaçınılmaz” dedi. Kürt siyasetine de çağrıda bulunarak “Eski ezberlerle hareket edilmemeli, yeni bir yol kurulmalı” diye konuştu. “Siyaset topyekûn dönüşmeli” Kendi siyasi yolculuğuna ilişkin soruya ise Bilgen, Türkiye’deki siyaset tarzını eleştirerek yanıt verdi: “Kimlik kavgası, yolsuzluk ve çürüme eksenli bir siyasetten çıkmamız lazım. Siyaset statükocu olursa başka hiçbir alanı dönüştüremez. Önce siyaset kendi içinde değişmeli. Türkiye’nin topyekûn siyaseti dönüşmek zorunda.” CHP’nin kurultayını da önemsediklerini belirten Bilgen, ana muhalefetin atacağı adımların Türkiye’nin geleceği açısından belirleyici olacağını ifade etti.

TKP’den tartışmalı çıkış: Kürt sorunu yok! Haber

TKP’den tartışmalı çıkış: Kürt sorunu yok!

“Her şeyin üzerinde ve diğer sorunlardan ayrı bir Kürt sorunu yoktur” Türkiye Komünist Partisi (TKP), 5 Ağustos 2025’te kamuoyuyla paylaştığı bildiride, Türkiye’deki Kürt sorununa dair dikkat çeken bir değerlendirmede bulundu. Parti, Kürt meselesini bağımsız bir sorun olarak görmediklerini belirterek, "Her şeyin üzerinde ve diğer sorunlardan ayrı bir Kürt sorunu yoktur" ifadesine yer verdi. TKP, sorunun özünde kapitalist sömürü düzeni, emperyalist politikalar ve laik cumhuriyet karşıtlığıyla bağlantılı olduğunu savundu. “Çözüm süreci, ABD ve İsrail planlarına uygundu” Parti, geçmiş yıllarda yürütülen çözüm süreci politikalarını da eleştirerek, bu girişimlerin halkın çıkarına değil, “ABD ve İsrail’in bölgesel çıkarları doğrultusunda” geliştirildiğini iddia etti. Açıklamada, Kürt halkının yaşadığı eşitsizlik ve adaletsizliklerin, Türkiye’deki genel sınıfsal sorunlardan ayrı ele alınamayacağı vurgulandı. “Sorun sınıf mücadelesi içinde çözülür” Bildiride, etnik kimlik temelli siyasetlere karşı net bir tavır alınarak, çözümün “sınıf mücadelesi” içinde aranması gerektiği belirtildi. TKP ayrıca, laik cumhuriyetin savunulması gerektiğini vurgulayarak, seküler kesimlere sessiz kalmamaları çağrısında bulundu. Sosyal medyada yankı buldu TKP'nin açıklaması sosyal medyada kısa sürede gündem oldu. Parti destekçileri, bildiriyi sınıf temelli politik bir analiz olarak değerlendirip desteklerken; bazı kesimler ise TKP’yi “etnik ayrımcılığı görmezden gelmek” ve “Kürtlerin yaşadığı özgün mağduriyetleri küçümsemekle” eleştirdi. TKP ise benzer görüşleri uzun süredir savunuyor. Parti, Türkiye'deki temel meselelerin "uluslarüstü çıkarlar ve sermaye düzeni" etrafında şekillendiğini öne sürerek, çözümün toplumsal dönüşümde yattığını vurgulamaya devam ediyor.

Nurullah Efe Ankut: Amerikan uşağı yerli hainler erken bayram etmesin! Haber

Nurullah Efe Ankut: Amerikan uşağı yerli hainler erken bayram etmesin!

HKP Genel Başkanı Nurullah Efe, Cumhuriyet Gazetesi muhabiri Aytunç Ürkmez’in yazılı sorularını yanıtladı. Cevaplar, HKP Genel Merkezi tarafından 30 Temmuz 2025'te partinin resmi internet sitesinde tam metin olarak yayımlandı. Cumhuriyet Gazetesi, bu yanıtların bir kısmını 28 Temmuz’da internet sitesinde “Emperyalist proje” başlığıyla, 30 Temmuz’daki basılı nüshasında ise “BOP’u uyguluyorlar” başlığıyla yayımladı. Efe, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “AKP-MHP-DEM olarak yola devam” açıklamasını ve Meclis’te kurulması gündemde olan “çözüm komisyonunu” sert sözlerle eleştirdi. Erdoğan, Bahçeli ve DEM Parti’yi “ABD’nin Ortadoğu planlarının sadık uygulayıcıları” olarak nitelendiren Efe, bu sürecin Türkiye’nin bölünmesine zemin hazırladığını savundu. "Komisyon oyunu Meclis’e tuzak" Efe, Meclis’te kurulması planlanan çözüm komisyonuna ilişkin “Bu komisyon, ABD ve işbirlikçilerinin çözüm adı altında yürüttüğü bölünme planını yasallaştırma hamlesidir” dedi. Tüm siyasi partilere çağrı yapan Efe, “Bu komisyondan çıkan herkes tarih önünde vatan satıcısı olarak anılacaktır” ifadelerini kullandı. "MHP’nin teklifi laikliğe saldırıdır" MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “Kürt ve Alevi Cumhurbaşkanı Yardımcısı olsun” açıklamasını da hedef alan Efe, bu öneriyi “laikliği hedef alan tehlikeli bir girişim” olarak değerlendirdi. Efe’ye göre bu açıklama, Türkiye’yi mezhepsel ve etnik temelde bölmeye yönelik bir adımdır. "Kuvayimilliye ruhunu yaşatacağız" Açıklamasında sık sık “Kuvayimilliye değerlerine” vurgu yapan Efe, “Amerikan uşağı yerli işbirlikçiler ve efendileri erken bayram etmesin. Biz gerçek devrimciler var oldukça bu topraklar satılamayacak, bu vatan bölünmeyecek” sözleriyle açıklamasını noktaladı.

TKP : Tehlike giderek büyüyor Haber

TKP : Tehlike giderek büyüyor

Türkiye Komünist Partisi (TKP), resmi X hesabından yaptığı açıklamayla gündemdeki komisyon tartışmalarına ilişkin görüşlerini kamuoyuyla paylaştı. Merkez Komite tarafından yapılan açıklamada, “Türkiye’nin Meseleleri Komisyona Havale Edilemez – Tehlike Giderek Büyüyor” başlığıyla dikkat çekici değerlendirmelere yer verildi. TKP, iktidarın “Terörsüz Türkiye” söylemiyle yürüttüğü ve kamuoyunda “yeni çözüm süreci” olarak adlandırılan sürecin, hem içeride hem de dış politikada büyük bir plansızlık ve kafa karışıklığıyla ilerlediğini savundu. Açıklamada, özellikle Suriye politikasındaki tutarsızlıklar, Şara’ya verilen destek ve uluslararası aktörlerle yapılan işbirlikleri “ülke için ciddi bir tehdit” olarak değerlendirildi. "Şara’ya kefil olanlar İsrail’e mazeret sunuyor" TKP, hükümetin Suriye’deki aktörlerden Şara’ya destek vererek hem kendi söylemleriyle çeliştiğini hem de İsrail’in bölgedeki mevcudiyetine gerekçe sunduğunu belirtti. Açıklamada şu ifadeler dikkat çekti: “Şara, İsrail, ABD ve İngiltere’nin adamıdır. İktidar ona kefil olarak aslında 'bizim adamımız' demektedir. Bu bir çılgınlıktır.” "Gazze unutuldu, NATO'ya sadakat sorgulanamıyor" Açıklamada, iktidarın İsrail’le gerilim yaşarken yok olma eşiğindeki Gazze'yi gündemden düşürdüğü ve dış politikada izlenen çizginin “yamalı bohça”ya dönüştüğü vurgulandı. TKP ayrıca NATO üyeliği konusunda siyasi partilerin suskun kaldığını belirterek, halkın karşısında açık ve net olunması çağrısında bulundu. "Komisyon tuzağına düşülmemeli" Parti, Meclis’te kurulması planlanan komisyonları “tuzak” olarak nitelendirdi. Açıklamada, çözüm süreci ve yeni anayasa tartışmalarının halktan gizli yürütüldüğü ifade edilerek, şu uyarıda bulunuldu: “Bu bir tuzaktır. Taraflar açık bir şekilde önerilerini dile getirmedikçe hiçbir tartışma gerçek değildir.” "Düzen siyaseti korkak ve tutarsız" TKP, mevcut iktidarın olduğu kadar muhalefetin de ilkesiz ve çekingen bir siyaset izlediğini belirterek, bu nedenle tüm sorunların “komisyona havale edildiğini” savundu. Açıklamanın sonunda halka çağrı yapıldı: “Halkımızı, ülkemizi felakete sürükleyen bu komisyon siyasetine karşı tavır almaya çağırıyoruz.”

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.