SON DAKİKA

#Kürtçe

HABER DEĞER - Kürtçe haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Kürtçe haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

İzmir’de lise birincisi Asmin Yıldız tutuklandı! Haber

İzmir’de lise birincisi Asmin Yıldız tutuklandı!

Sınıfta çekilen video “örgüt propagandası” sayıldı İzmir’in Menemen ilçesindeki Haldun Koşay Anadolu Lisesi son sınıf öğrencileri, boş derste müzik açarak halay çekti. Sınıfta çekilen bu video, bir öğrencinin TikTok hesabında paylaşıldı. Kısa sürede “Hafıza” adlı bir sosyal medya hesabı tarafından alıntılanan görüntü, 600 binden fazla kişiye ulaştı ve tartışma yarattı. Videoda çalan müziğin içeriği nedeniyle, “örgüt propagandası” iddiasıyla beş öğrenci hakkında soruşturma başlatıldı. Okul birincisi Asmin Yıldız, savcının talebiyle tutuklanarak Aliağa Şakran Kadın Cezaevi’ne gönderildi. Avukatı: “Kürtçe bilmeyen bir öğrencinin farkında olmadan çektiği video suç sayılamaz” Asmin Yıldız’ın avukatı Zeynep Sedef Özdoğan, İzmir Barosu’nda düzenlenen basın açıklamasında süreci anlattı: “Sınıfta öğrenciler halay çekiyor, Asmin de bunu TikTok hesabında paylaşıyor. Kürtçe bilmediği için şarkının içeriğinin farkında değil. Videonun altına herhangi bir açıklama da yazmıyor. Ancak sosyal medyada hızla yayılan görüntü, linç kampanyasına dönüşüyor. Asmin tepkileri görünce özür dileyerek videoyu kaldırıyor. Buna rağmen gece yarısı evi basılarak gözaltına alınıyor ve ertesi gün tutuklanıyor.” Özdoğan, Asmin’in “kaçma şüphesi” iddiasıyla tutuklandığını belirterek, bunun hukukla bağdaşmadığını söyledi. “Asmin Cumhuriyet Savcısı olmak istiyordu” Avukat Özdoğan, Asmin’in eğitimine ve hedeflerine vurgu yaparak şunları kaydetti: “Cumhuriyet Savcısı olmak isteyen, hukuk okumak isteyen bir çocuk bu. Ülkesine hizmet etmek, adaletin bir parçası olmak istiyor. Ama şimdi o hayaller cezaevi duvarları ardında. Biz diyoruz ki: Asmin’in yeri cezaevi değil, okul sıraları ve ailesinin yanı olmalı.” Ailesine yönelik tehditler: “Okula gitseydi öldürürdük” Asmin’in teyzesi Didem Bozkur, basın toplantısında ailenin tehdit mesajları aldığını belirtti: “Aileye ‘Asmin okula gitseydi öldürürdük’ şeklinde mesajlar geliyor. Bu tehditler nedeniyle aile tedirgin. Biz sadece adalet istiyoruz.” Anne Sevgi Yıldız ise kızının üniversiteye hazırlandığını söyleyerek gözyaşları içinde şu ifadeleri kullandı: “Kızımın bir paylaşım yüzünden elimizden alınmasını hak etmiyoruz. Asmin ders çalışan, hayalleri olan bir çocuk. Kızımın yeri okul sıraları, cezaevi değil.” Baro ve hukukçular sürecin takipçisi İzmir Barosu Genel Sekreteri Zöhre Dalkıran, Asmin Yıldız’ın tutukluluğuna tepki göstererek, konunun takipçisi olacaklarını belirtti. Avukat Özdoğan ise Anayasa’nın 19., 25., 26. ve 42. maddelerini hatırlatarak, ifade özgürlüğü ve eğitim hakkının ihlal edildiğini söyledi. Eğitim yerine cezaevi tartışması büyüyor Asmin Yıldız’ın tutuklanması, sosyal medyada ve hukuk çevrelerinde geniş yankı uyandırdı. Öğrencinin eğitim hakkı ve ifade özgürlüğü temelinde tahliye edilmesi çağrıları artarken, hukukçular sürecin “ifade özgürlüğü sınırlarını aşan bir yargı uygulaması” olduğunu savunuyor.

Mehmet Uçum: Egemenliğin ve birliğin dili Türkçe! Haber

Mehmet Uçum: Egemenliğin ve birliğin dili Türkçe!

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum, bu haftaki Pazar yazısında “Egemenliğin ve birliğin dili Türkçe” başlıklı makalesinde, Türkçenin devlet dili olarak taşıdığı milli ve anayasal önemi vurguladı. Anadolu Ajansı için kaleme aldığı yazısında Uçum, hem Türkçenin konumuna hem de Kürtçe ve diğer yaşayan dillerin özgürlük alanlarına değindi. “Türkçe dokunulmazdır” Uçum, yazısında Türkçenin yalnızca iletişim dili değil, aynı zamanda Türkiye halkının birliğini ve egemenliğini temsil eden kurucu unsur olduğunu belirtti: “Türkler, Kürt yurttaşlar, Araplar, Zazalar, Lazlar, Çerkezler, Gürcüler… Kısacası Türkiye toplumunun bütün unsurları bu ülkenin ayrılmaz parçalarıdır. Objektif bir realite olarak Türkçe de Türkiye halkının parçası, yani birliğin dilidir.” Cumhurbaşkanı Başdanışmanı, Türkçenin “devletin dili” olmasının değişmez ve tartışılmaz bir anayasal ilke olduğuna dikkat çekerek şunları söyledi: “Milli birliğimizin harcı olan Türkçenin devletin dili yani tek resmi dil şeklinde muhafaza edilmesi bekanın gereğidir. Hiç kimsenin de bunu tartıştığı yoktur. Türkçe dokunulmazdır.” Uçum, Türkçenin “egemen tek dil” konumunun, millet egemenliği ilkesinin doğal sonucu olduğunu vurguladı: “Egemenlik Türkiye halkının oluşturduğu Türk Milletine ait olduğu için, milletin dili olan Türkçe de egemen tek dildir.” “Kürtçe ve diğer yaşayan diller insan özgürlüğünün parçasıdır” Mehmet Uçum, Türkçenin devlet dili olarak taşıdığı statünün diğer dillerle karıştırılmaması gerektiğini, ancak her anadilin öğrenilme ve kullanılma özgürlüğünün temel bir insan hakkı olduğunu belirtti. “Türkçe ile diğer dilleri aynı statüye koymak doğru değildir. Bununla birlikte bütün anadiller, bu dillerin öğrenilmesi ve kullanılması insanın özgürlüğüyle ilgilidir. Devletin görevi bu özgürlük alanını tanımak ve gerekli imkânları sağlamaktır.” Uçum, geçmişteki yasak ve inkâr politikalarına da değinerek, “12 Eylül Faşizmi döneminde anadillerin yasaklandığını, bu durumun demokratikleşme süreciyle aşıldığını” ifade etti. “Erdoğan devrimiyle dil özgürlüğü genişledi” Uçum, Türkiye’de farklı dil ve lehçelere yönelik özgürlük alanlarının genişlemesini “Erdoğan devrimi” olarak tanımladı: “2003 yılında başlayan ve 2014’te 2923 sayılı Kanun’la düzenlenen reformlarla, farklı dil ve lehçelerin öğretimi ve kullanımı güvence altına alınmıştır. Bu uygulamalar on yılı aşkın süredir devam ediyor.” “Yaşayan Diller ve Lehçeler” dersi kapsamında Kürtçe (Kurmanca ve Zazaca), Lazca, Gürcüce, Arnavutça, Boşnakça gibi dillerin devlet okullarında seçmeli ders olarak okutulduğunu hatırlatan Uçum, Kürtçe dil eğitimi ve yayıncılığında sağlanan özgürlükleri tek tek sıraladı. Kürtçe’nin kamusal alandaki yeri Cumhurbaşkanı Başdanışmanı, Kürtçe’nin eğitimden siyasete, kültürden medya alanına kadar geniş bir çerçevede özgürleştirildiğini belirtti: “Kürtçe dil dersi devlet okullarında ve özel okullarda seçmeli olarak alınabiliyor. Üniversitelerde Kürt dili ve edebiyatı bölümleri kuruldu, Kürtçe dil kursları açmak mümkün. Q, X, W gibi harflerin kullanımına izin verildi.” Uçum, ayrıca devletin kültürel kurumlarında da Kürtçe üretimlerin desteklendiğini vurguladı: “Kültür Bakanlığı Kürt edebiyatının önde gelen eserlerini yayınlıyor. Devlet Tiyatroları Kürtçe oyunlar sahneliyor. TRT Kurdi’nin 24 saat Kürtçe yayın yapması da bu dönemin eseridir.” “Yeni anayasa, dil özgürlüklerini teminat altına almalı” Yazısının sonunda Uçum, yeni anayasa hazırlıkları kapsamında Türkiye’deki dil rejiminin hukuki güvenceye kavuşturulması gerektiğini belirtti: “Yeni anayasa hayata geçtiğinde, Türkiye’deki geleneksel ve yaşayan bütün dil ve lehçelerin kavuştuğu özgürlüklere anayasal dayanak sağlanabilir. Örneğin, ‘günlük yaşamda kullanılan başka dillerin öğretimine ilişkin hususlar kanunla düzenlenir’ hükmüyle bu durum güvenceye alınabilir.” Cumhurbaşkanı Başdanışmanı, Türkçenin egemen tek dil olarak varlığını koruyacağını, bunun yanında Kürtçe dahil tüm anadillerin öğrenilmesi ve kullanılmasının anayasal teminat altına alınabileceğini söyledi. “Türkçenin egemen ve birleştirici tek dil olması değiştirilemez bir kuraldır. Ancak bu, diğer dillerin özgürce yaşamasıyla çelişmez; aksine Türkiye toplumunun zenginliğidir.” Mehmet Uçum’un “Egemenliğin ve birliğin dili Türkçe” başlıklı yazısı, Türkçenin devlet dili olarak korunmasının milli egemenliğin temeli olduğunu, ancak Kürtçe ve diğer dillerin özgürlük alanlarının da insan hakları perspektifinden güçlendirilmesi gerektiğini savunan, hem merkeziyetçi hem çoğulcu bir yaklaşım sunuyor. “Türkçe egemen dil olmaya devam edecek, ama bu topraklarda konuşulan her dil de yaşama hakkına sahip olacak.”

Türkiyenin kalbi İstanbul'da Kürtçe ders coşkusu Haber

Türkiyenin kalbi İstanbul'da Kürtçe ders coşkusu

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ortaokullarında (5-8. sınıflar) "Yaşayan Diller ve Lehçeler" seçmeli dersi kapsamında Kurmancî ve Zazakî (Kırmançkî) lehçeleriyle okutulan Kürtçe, ülke genelinde yaklaşık 60 bin öğrenci tarafından 2025-2026 eğitim-öğretim yılında tercih edildi. Dersin açılması için bir okulda en az 10 öğrencinin seçmesi gereken bu zenginlik, bazı yerlerde yeterli limite ulaşmasa bile talepteki artışla birlikte Türkiye'nin her köşesinde ilgi görmeye başladı. Bu yıl, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'nun yanı sıra Batı illerinde de yankı bulan Kürtçe seçmeli ders, İstanbul gibi kozmopolit bir metropolün göbeğinde de çokça rağbet gördü. Esenyurt İnönü Mahallesi'ndeki Sultan Alparslan Ortaokulu'nda, 75 öğrencinin tercihiyle iki ayrı sınıf oluşturuldu ve ilk dersler büyük bir heyecanla başladı. Okulun sevilen öğretmeni Serhat Deli'nin üstlendiği bu derslerde, öğrencilerin heyecanlı olduğu görüldü. Bugün sosyal medyada paylaşılan görüntüler, sınıfın neşeli atmosferini gözler önüne seriyor. Öğrenciler, Kürtçe şarkılar eşliğinde kelimeleri öğrenirken, aralarındaki bağın güçlendiği açıkça görülüyor. Bir videoda, gençler "Merhaba"dan başlayarak geleneksel masallara uzanan bir yolculuğa çıkıyor; bir fotoğrafta ise sınıfın renkli tahtası, Türkiye'nin çok kültürlü zengin mirasını simgeliyor. Yakın dönem verilerine göre, Kürtçe seçmeli ders ağırlıklı olarak Bingöl (6.230 öğrenci), Diyarbakır (5.104), Mardin (4.941), Batman (3.400), Van (1.757), Şırnak (1.383), Hakkari (1.092), Mersin (650), Bitlis (324), Şanlıurfa (435), Elazığ (132) ve Tunceli (282) gibi illerde tercih ediliyor. İl merkezlerine odaklanan bu sayılar, ilçeler dahil edildiğinde toplam 25.644'e ulaştı. Ancak Esenyurt gibi ülkenin Batısında yer alan bir bölgedeki bu gelişme, dağılımın sadece Doğu illeriyle sınırlı olmadığını gösteriyor. Türkiye'nin her karış toprağında kültürel çeşitliliğin yeşerdiğini müjdeliyor. Av. Suphi Özgen gibi birçok eğitim gönüllüsünün uzun soluklu mücadelesinin bir sonucu olan gelişmeler ülkenin diyalog ortamına katkı sunuyor. Özgen, "Bu, gençlerimizin anadillerini öğrenme hakkının bir zaferi" derken, bu dönem okul idaresi ve velilerin desteğiyle iki sınıf daha açıldığını vurguluyor. Esenyurt'un çok kültürlü mahallelerinde büyüyen çocuklar, Kürtçeyi öğrenirken sadece bir dil değil, ortak bir mirası da kucaklıyor. Bu, Türkiye'nin zenginliklerini –Türkçe'nin enginliğiyle Kürtçe'nin melodik tınısını, Anadolu'nun bin yıllık hikayelerini– bir araya getirerek, geleceğe köprü kuran bir adım. Türkiye'nin gücü, işte bu birliktelikte yatıyor. Farklı lehçelerimiz, dillerimiz ve geleneklerimiz, bizi "Türkiyelilik" ruhuyla daha da güçlendiriyor. Esenyurt'taki küçük sınıflar, büyük bir mesaj veriyor: Beraberliğimizle, çeşitliliğimizle daha güçlüyüz. Her birimiz, bu mozaiğin rengarenk bir parçasıyız; bu renkler, vatan sevgimizin en güzel yansıması. Bugün paylaşılan o görüntülerdeki çocuk gülümsemeleri, yarınların Türkiyesi'ni aydınlatacak umut ışıklarıdır. Eğitimde, kültürde ve kalplerde birleşmek, en büyük zenginliğimiz olsun.Türkiyelilik onurlu kimliğimiz olsun. Haber: Edip Yetmişsekiz

İHD: Ana dilde konuşma ve ifade özgürlüğü engellenemez Haber

İHD: Ana dilde konuşma ve ifade özgürlüğü engellenemez

Kürtçe konuşma talebine ret Komisyonun ilk oturumunda Cumartesi Anneleri ve Barış Anneleri dinlendi. Görüşmede Barış Anneleri’nden Nezahat Teke, Rebia Kıran ve Türkiye Bozkurt söz aldı. Nezahat Teke ve Rebia Kıran’ın Kürtçe konuşma talebi, Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş tarafından “içtüzük ve resmi dil” gerekçesiyle kabul edilmedi. Bu nedenle konuşmaların Türkçe sürmesi istendi. Kararı “haksızlık” olarak nitelendiren Nezahat Teke tepkisini dile getirirken, Rebia Kıran ise konuşmasına Kürtçe başladı ancak uyarılar üzerine Türkçe devam etmek zorunda kaldı. İHD: “Barış Anneleri’nden özür dilenmeli” İnsan Hakları Derneği Genel Merkezi, yaptığı yazılı açıklamada Meclis Başkanlığı’nı, Barış Anneleri’nden ve ana dili Kürtçe olan yurttaşlardan özür dilemeye çağırdı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Böylesine kritik bir dönemde Barış Anneleri’nin kendi dilleriyle yaşadıkları acıyı dile getirmelerine engel olunması kabul edilemez. Nezahat Teke ve Rebia Kıran’ın Meclis’te yapmak istediği Kürtçe konuşmanın engellenmesini kınıyoruz. Bu tavrı sürece dair temkinli iyimserliği zedeleyen bir yaklaşım olarak değerlendiriyoruz. Ana dilde konuşma ve ifade özgürlüğü engellenemez.” Tepkiler DEM Parti Ağrı Milletvekili Sırrı Sakık, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Bir Barış Annesi Kürtçe konuştuğu için uyarılıyor, sözü kesiliyor. Bir barış annesinin Kürtçe konuşmasına tahammül edemeyenler barışı nasıl inşa edecek?” dedi. Avukat Eren Keskin ise, “Kürtçe konuşması engellenen Nezahat Teke ‘Kızımın yanan saçlarının kokusu hâlâ burnumda’ dedi… Bu kadar ağır, bu kadar etkili…” ifadelerini kullandı.

Yüksel Genç’ten uyarı: Ana dil kayboluyor, çözüm için eğitim şart Haber

Yüksel Genç’ten uyarı: Ana dil kayboluyor, çözüm için eğitim şart

“Kürtçe konuşan son kuşakla karşı karşıyayız” Sosyo Politik Saha Araştırmaları Merkezi Koordinatörü Yüksel Genç, Rûdaw TV’de yaptığı değerlendirmede, Kürtçe’nin giderek gündelik hayattan çekildiğini söyledi. Genç, “Kürtler arasında ana dilde eğitim talebi her zaman çok yüksekti. Ancak çocuklarla ana dilde iletişim kurma oranlarındaki dramatik düşüş esas problemlerden birini oluşturuyor. Şu an anneleriyle ve kendi aralarında Kürtçeyi en yüksek konuşan son kuşakla karşı karşıyayız. Ama bu kuşak, kendi çocuklarıyla büyük oranda Kürtçe konuşmuyor” ifadelerini kullandı. Araştırmadan çarpıcı sonuç: Yüzde 97,79 ana dilde eğitim istiyor Merkezin 17–21 Temmuz 2025 tarihleri arasında yaptığı araştırmada, katılımcıların yüzde 97,79’u eğitimin bütün kademelerinde Kürtçenin eğitim dili olmasını istedi. Diyarbakır, İstanbul, Van, İzmir, Mardin, Urfa ve daha birçok kentte 2 bin 378 kişiyle yapılan anket, ana dilde eğitim talebinin toplumun en güçlü beklentisi olduğunu ortaya koydu. Ailelerin kaygısı: Eğitim, dışlanma ve iş hayatı Genç, ailelerin çocuklarıyla Kürtçe konuşmaktan uzaklaşmasının üç temel sebebini şöyle sıraladı: Eğitim dili Türkçe olduğu için çocukların okulda yaşayacağı zorlukları önleme isteği, Sosyal çevrede dışlanma korkusu, İş hayatında Kürtçenin karşılığının olmaması. Genç, “Bu kaygılar, uzun yıllardır süren baskı ve asimilasyon politikalarının toplumda otosansüre dönüşmesinden kaynaklanıyor” dedi. “Bu gidişat önlenmezse kürtçe sönümlenecek” Araştırmanın en dikkat çekici bulgusunun aile içi iletişimde Kürtçenin azalması olduğunu vurgulayan Genç, şu uyarıyı yaptı: “Bu gidişat devam ederse, ana dilde eğitim, konuşma ve iletişim giderek zayıflayacak ve sönümlenecek.” Çözüm sürecine ana dil şartı Barış ve çözüm sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Genç, “Sürecin başarılı olabilmesi için Kürtçe üzerindeki yasakların kaldırılması, eğitim dili olması ve sosyal-ekonomik hayatta yer bulması gerekiyor. Ancak MHP yöneticilerinin anayasa üzerine yaptığı açıklamalar umut verici değil” dedi. “Kürt toplumu için vazgeçilmez talep” Kürt toplumunun ana dilde eğitim konusundaki kararlılığını vurgulayan Genç, “Kürt sokağı ana dilde eğitimi olmazsa olmaz görüyor. Bu talep görmezden gelinirse çözüm süreci başarıya ulaşamaz” ifadelerini kullandı.

Üniversiteler Kürtçe sınav yapabilecek Haber

Üniversiteler Kürtçe sınav yapabilecek

Irak’ta üniversitelerde yalnızca Arapçayı zorunlu kılan ve Kürtçeyi devre dışı bırakan genelge yürürlükten kaldırıldı. Yeni düzenlemeyle birlikte öğrenciler, sınavlara Kürtçe girip yanıtlarını da Kürtçe verebilecek. Bu geri adım, Adalet Bakanı Halid Şiwani’nin girişimiyle hayata geçirildi. Kamuoyunda yoğun eleştirilere neden olan genelgenin iptali, Irak Federal Yükseköğretim Bakanlığı ile Adalet Bakanı Halid Şiwani arasında gerçekleştirilen görüşmeler sonucunda kararlaştırıldı. Rojnews Ajansı'nın aktardığına göre, üniversite sınavlarında sadece Arapçanın geçerli olmasına yönelik karar geri çekildi. Bakanlık, sınavların önceki yıllarda olduğu gibi çift dilli biçimde uygulanabileceğini açıkladı. Buna göre Kürt öğrenciler, sınav sorularını Kürtçe alabilecek ve yanıtlarını da anadillerinde verebilecek. Alınan karar, özellikle Kürt nüfusun yoğunlukta olduğu Kerkük ve Musul gibi bölgelerde memnuniyetle karşılandı. Eğitim hakkı ve anadil özgürlüğü açısından önemli bir kazanım olarak değerlendirildi. Ne yaşanmıştı? Irak hükümeti, 2010 yılında aldığı bir kararla, Kürt öğrencilerin sınavlarda Kürtçeyi tercih etmesine izin vermişti. Ancak 16 Temmuz 2025’te yayımlanan yeni bir genelgeyle bu hak iptal edilmiş, yalnızca Arapçanın kullanılacağı belirtilmişti. Anayasa'nın 4. maddesine aykırı olduğu savunulan bu uygulama, kamuoyunda büyük tepki toplamıştı. Bakanlık, genelgeye uymayan üniversitelere yasal işlem tehdidinde de bulunmuştu.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.