Türkiye Sosyalist Hareketinin “Doktor”u Hikmet Kıvılcımlı Kimdir?
Türkiye Sosyalist Hareketinin “Doktor”u Hikmet Kıvılcımlı Kimdir?
Bu yazıda, Türkiye solunun en üretken ve tartışmalı figürlerinden “Doktor” Hikmet Kıvılcımlı’nın hayatına yakından bakıyoruz. Kuva-yı Milliye’den TKP saflarına, uzun hapishane yıllarından sürgün günlerine, yayımladığı eserlerden “Tarih Tezi”ne uzanan bu portrede hem siyasi mücadelesini hem de düşünsel mirasını anlatıyoruz.
Haber Giriş Tarihi: 15.08.2025 15:53
Haber Güncellenme Tarihi: 16.08.2025 16:26
Kaynak:
Haber Merkezi
https://haberdeger.com/
1902 yılında, o dönem Osmanlı toprağı olan, bugün ise Kosova sınırları içinde yer alan Priştine’de dünyaya gelen Hikmet Kıvılcımlı, doğum kaydında “Hüseyin Hikmet” olarak geçse de, “Hüseyin” adını kullanmadı. Aile içinde ise “Hüseyin Ali” olarak anıldı. Babası Hüseyin Bey, Priştine Posta ve Telgraf Müdürü; annesi Münire Hanım ise ev hanımıydı. Çocukluk yılları, İkinci Meşrutiyet coşkusu ve Balkan Savaşları felaketinin yarattığı sarsıntıların gölgesinde geçti. Savaş sonrası ailesiyle Anadolu’ya göç etti; Kuşadası’nda jandarma subayı dayısının yanında eğitimini sürdürdü. Lise öğrenimine Muğla İdadisi’nde başladı, ancak Mütareke koşulları onu yarıda bıraktı.
Millî Mücadele Yılları: Kuva-yı Milliye’den İlk Yazılara
İzmir’in işgali ve teyzesinin öldürülmesi üzerine okulu bırakıp Batı Anadolu’da Yörük Ali Efe’nin kuvvetlerine katıldı. Dayısının ölümüyle ailesi bölgeden ayrılınca, Köyceğiz Kuva-yı Milliye Askeri Komutanlığı görevini üstlendiğini aktardı. Aynı dönemde Muğla’da Menteşe gazetesinde millî direniş yanlısı makaleler kaleme aldı; bu yazılar, onun ileride sürecek yayıncılık serüveninin ilk adımı oldu.
İstanbul Günleri ve Tıbbiyede Dönüşüm
Yerel direnişten umut kesince İstanbul’a gidip Vefa Lisesi’ne kaydoldu. Kuva-yı Milliye kıyafetiyle okul müdürünün karşısına çıkması anekdotlaşan bir detaydı. Lise diplomasının ardından Mekteb-i Tıbbiye’ye ilk başvurusu yaş engeline takıldı; ikinci denemesinde girdiği okulda başlarda milliyetçi-muhafazakâr bir kimliğe sahipti. İkinci sınıfta Fransız Komünist Partisi yayınları ve Dr. Şefik Hüsnü ile Burhan Asaf’ın etkisiyle komünizmi benimsedi. 1921’de Türkiye Komünist Partisi’ne (TKP) katıldığı kabul edilen Kıvılcımlı, 1925’te tıp eğitimini tamamlayarak psikiyatri uzmanı oldu. Aynı yıl TKP Gençlik Kolları Başkanlığı’na ve ardından Merkez Komitesi’ne seçildi.
Hapishane Yılları ve “Kızıl Profesör”lük
1925’te yazılarından ötürü Ankara İstiklal Mahkemesi’nde yargılanarak 10 yıl kürek cezasına çarptırıldı; yeni Türk Ceza Kanunu’yla 1 yıl sonra tahliye edildi. 1927 ve 1929’da yeniden tutuklandı; 1933 affıyla çıktı. Hapiste Marksist eserler çevirdi, Zindan adlı el gazetesiyle mahkûmlara komünizm anlattı. 1934’te tekrar tutuklandı; işkence gördüğünü iddia etti. Toplam 22 yılı bulan cezaevi hayatı boyunca TKP’yi yumuşak siyaset izlemekle suçladı; hizipçilikle Merkez Komite’den ihraç edildi.
1935’te Marksizm Bibliyoteği yayınevini kurdu; çeviriler ve kendi eserleri sansüre uğradı. Henri Bergson’a karşı Bergsonizm, TKP içi polemiklerde ise Marksizm Kalpazanları gibi sert metinler yazdı; Nazım Hikmet ve Kerim Sadi ile kalem kavgaları yürüttü. Yol Serisi ve Emekçi Kütüphanesi projeleri sansür ve yarım kalan çevirilerle sekteye uğradı.
Donanma Davası ve Uzun Tutukluluk
1938’de Nazım Hikmet ve Kemal Tahir’le birlikte Donanma Davası’nda yargılandı; 15 yıl hapse mahkûm oldu. Sağlık izni sonrası Suriye ve Lübnan’a kaçtı; destek bulamayınca Türkiye’ye dönüp yeniden tutuklandı. Çankırı, Amasya, Kırşehir cezaevlerinde kalan Kıvılcımlı, doktorluk yaptı; Osman Bölükbaşı ve Erol Güngör gibi isimlerle tanıştı. Demokrat Parti’nin genel affıyla serbest kaldı.
Siyasette Yeni Denemeler
DP iktidarını faşizmle suçlayan Kıvılcımlı, 1954’te Vatan Partisi’ni kurdu. 1956’da anayasa teklifi hazırladı; 1957 seçimleri öncesinde mitinglerde Kur’an’dan alıntı yaptığı için yargılandı ve beraat etti. Seçim sonrası tutuklandı; 1959’da serbest kaldı. 27 Mayıs 1960 Darbesi sonrası sol hareketlerin (Yön, MDD, TİP) dışında kaldı; “İkinci Kuva-yı Milliye” çizgisini benimsedi. 1965’te Tarihsel Maddecilik Yayınları’nı, 1967’de Sosyalist gazetesini kurdu. Türkiye’de Kapitalizmin Gelişimi, Tarih-Devrim-Sosyalizm gibi eserlerini bastı. 1968’de İşsizlik ve Pahalılıkla Savaş Derneği’ni oluşturdu.
12 Mart ve Sürgün Günleri
1969’da prostat kanseri teşhisi kondu. 12 Mart 1971 Muhtırası’na başta tarafsız kaldı; sol üzerindeki baskılar artınca tavır aldı. Hakkında arama kararı çıkınca Alanya üzerinden Kıbrıs’a, oradan Lübnan’a geçti. Lübnan’dan sınır dışı edilince Suriye, ardından Paris’e gitti; SSCB’ye iltica talebi reddedildi. Bulgaristan’a girmesi TKP’nin olumsuz referansıyla engellendi. TKP’den atıldı; Tito’ya yazdığı mektupla Yugoslavya’ya özel izinle girdi ve Belgrad’da tedavi gördü.
Son Günler ve Miras
11 Ekim 1971’de Belgrad’da yaşamını yitirdi. Arkasında yaklaşık 50 bin sayfa eser bıraktı; takma adlar ve kaybolan metinler nedeniyle tam sayısı bilinmiyor. En önemli mirası, Türkiye koşullarına uyarlanmış Marksist bir tarih anlayışı olan “Tarih Tezi”dir. Yazısız ve yazılı tarihi ayırmış; medeniyetleri bitkisel ve hayvansal olarak sınıflandırmış; barbarlık kavramını olumlayan özgün bir yaklaşım geliştirmiştir. Marx, Engels, İbn Haldun, Rousseau ve Toynbee gibi isimlerden beslenmiş; tarihin üretim temelli, determinist bir süreç olduğunu savunmuştur.
Hikmet Kıvılcımlı, hem teorik üretimi hem de siyasi mücadelesiyle Türkiye solunun en tartışmalı ve üretken figürlerinden biri olarak hafızalarda yerini aldı.
Kaynakça:
ALKAN, Mehmet Öznur, 150. Yılında Das Kapital: Osmanlı’dan Günümüze Türkiye’deki Serencâmı, İletişim Yay., İstanbul 2017.
ASLAN, Zehra, “Türk-Rus İlişkileri Ekseninde Türkiye’de İktidarların ‘Sol’ Algısı”, Karadeniz Araştırmaları Dergisi, S 51, 2016, s. 171-190.
BORA, Tanıl, Cereyanlar: Türkiye’de Siyasî İdeolojiler, İletişim Yay., İstanbul 2017.
ÇARIK, Şenol, Doktor Hikmet Kıvılcımlı: Adanmış Bir Hayat, Asi Kitap, İstanbul 2017.
ELİAÇIK, Canan Özcan, Barbarın Tarihi-Ezilenin Dini: Hikmet Kıvılcımlı’da Tarih ve Din, İletişim Yay., İstanbul 2021.
KALE, Ahmet, Hikmet Kıvılcımlı Kitabı, Dipnot Yay., Ankara 2017.
KALE, Ahmet, Kıvılcımlı Külliyatı: Ayrıntılı Bibliyografya, Bilim ve Gelecek Kitaplığı, İstanbul 2014.
KARACA, Emin, İnadın ve Direncin Adı: Dr. Hikmet Kıvılcımlı, Destek Yay., İstanbul 2011.
KIVILCIMLI, Hikmet, çeşitli eserler.
TUFAN, Tarkan, Hikmet Kıvılcımlı: Hayatı ve Eserleri, Nokta Kitap, İstanbul 2012.
ÜLKEN, Hilmi Ziya, Türkiye’de Çağdaş Düşünce Tarihi, Türkiye İş Bankası Kültür Yay., İstanbul 2017.
YÜKSEL, Erol, Millî Mücadele’den 27 Mayıs’a Bir Siyasetçi: Refik Koraltan, AKDTYK Atatürk Araştırma Merkezi Yay., Ankara 2018.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Türkiye Sosyalist Hareketinin “Doktor”u Hikmet Kıvılcımlı Kimdir?
Bu yazıda, Türkiye solunun en üretken ve tartışmalı figürlerinden “Doktor” Hikmet Kıvılcımlı’nın hayatına yakından bakıyoruz. Kuva-yı Milliye’den TKP saflarına, uzun hapishane yıllarından sürgün günlerine, yayımladığı eserlerden “Tarih Tezi”ne uzanan bu portrede hem siyasi mücadelesini hem de düşünsel mirasını anlatıyoruz.
1902 yılında, o dönem Osmanlı toprağı olan, bugün ise Kosova sınırları içinde yer alan Priştine’de dünyaya gelen Hikmet Kıvılcımlı, doğum kaydında “Hüseyin Hikmet” olarak geçse de, “Hüseyin” adını kullanmadı. Aile içinde ise “Hüseyin Ali” olarak anıldı. Babası Hüseyin Bey, Priştine Posta ve Telgraf Müdürü; annesi Münire Hanım ise ev hanımıydı. Çocukluk yılları, İkinci Meşrutiyet coşkusu ve Balkan Savaşları felaketinin yarattığı sarsıntıların gölgesinde geçti. Savaş sonrası ailesiyle Anadolu’ya göç etti; Kuşadası’nda jandarma subayı dayısının yanında eğitimini sürdürdü. Lise öğrenimine Muğla İdadisi’nde başladı, ancak Mütareke koşulları onu yarıda bıraktı.
Millî Mücadele Yılları: Kuva-yı Milliye’den İlk Yazılara
İzmir’in işgali ve teyzesinin öldürülmesi üzerine okulu bırakıp Batı Anadolu’da Yörük Ali Efe’nin kuvvetlerine katıldı. Dayısının ölümüyle ailesi bölgeden ayrılınca, Köyceğiz Kuva-yı Milliye Askeri Komutanlığı görevini üstlendiğini aktardı. Aynı dönemde Muğla’da Menteşe gazetesinde millî direniş yanlısı makaleler kaleme aldı; bu yazılar, onun ileride sürecek yayıncılık serüveninin ilk adımı oldu.
İstanbul Günleri ve Tıbbiyede Dönüşüm
Yerel direnişten umut kesince İstanbul’a gidip Vefa Lisesi’ne kaydoldu. Kuva-yı Milliye kıyafetiyle okul müdürünün karşısına çıkması anekdotlaşan bir detaydı. Lise diplomasının ardından Mekteb-i Tıbbiye’ye ilk başvurusu yaş engeline takıldı; ikinci denemesinde girdiği okulda başlarda milliyetçi-muhafazakâr bir kimliğe sahipti. İkinci sınıfta Fransız Komünist Partisi yayınları ve Dr. Şefik Hüsnü ile Burhan Asaf’ın etkisiyle komünizmi benimsedi. 1921’de Türkiye Komünist Partisi’ne (TKP) katıldığı kabul edilen Kıvılcımlı, 1925’te tıp eğitimini tamamlayarak psikiyatri uzmanı oldu. Aynı yıl TKP Gençlik Kolları Başkanlığı’na ve ardından Merkez Komitesi’ne seçildi.
Hapishane Yılları ve “Kızıl Profesör”lük
1925’te yazılarından ötürü Ankara İstiklal Mahkemesi’nde yargılanarak 10 yıl kürek cezasına çarptırıldı; yeni Türk Ceza Kanunu’yla 1 yıl sonra tahliye edildi. 1927 ve 1929’da yeniden tutuklandı; 1933 affıyla çıktı. Hapiste Marksist eserler çevirdi, Zindan adlı el gazetesiyle mahkûmlara komünizm anlattı. 1934’te tekrar tutuklandı; işkence gördüğünü iddia etti. Toplam 22 yılı bulan cezaevi hayatı boyunca TKP’yi yumuşak siyaset izlemekle suçladı; hizipçilikle Merkez Komite’den ihraç edildi.
1935’te Marksizm Bibliyoteği yayınevini kurdu; çeviriler ve kendi eserleri sansüre uğradı. Henri Bergson’a karşı Bergsonizm, TKP içi polemiklerde ise Marksizm Kalpazanları gibi sert metinler yazdı; Nazım Hikmet ve Kerim Sadi ile kalem kavgaları yürüttü. Yol Serisi ve Emekçi Kütüphanesi projeleri sansür ve yarım kalan çevirilerle sekteye uğradı.
Donanma Davası ve Uzun Tutukluluk
1938’de Nazım Hikmet ve Kemal Tahir’le birlikte Donanma Davası’nda yargılandı; 15 yıl hapse mahkûm oldu. Sağlık izni sonrası Suriye ve Lübnan’a kaçtı; destek bulamayınca Türkiye’ye dönüp yeniden tutuklandı. Çankırı, Amasya, Kırşehir cezaevlerinde kalan Kıvılcımlı, doktorluk yaptı; Osman Bölükbaşı ve Erol Güngör gibi isimlerle tanıştı. Demokrat Parti’nin genel affıyla serbest kaldı.
Siyasette Yeni Denemeler
DP iktidarını faşizmle suçlayan Kıvılcımlı, 1954’te Vatan Partisi’ni kurdu. 1956’da anayasa teklifi hazırladı; 1957 seçimleri öncesinde mitinglerde Kur’an’dan alıntı yaptığı için yargılandı ve beraat etti. Seçim sonrası tutuklandı; 1959’da serbest kaldı. 27 Mayıs 1960 Darbesi sonrası sol hareketlerin (Yön, MDD, TİP) dışında kaldı; “İkinci Kuva-yı Milliye” çizgisini benimsedi. 1965’te Tarihsel Maddecilik Yayınları’nı, 1967’de Sosyalist gazetesini kurdu. Türkiye’de Kapitalizmin Gelişimi, Tarih-Devrim-Sosyalizm gibi eserlerini bastı. 1968’de İşsizlik ve Pahalılıkla Savaş Derneği’ni oluşturdu.
12 Mart ve Sürgün Günleri
1969’da prostat kanseri teşhisi kondu. 12 Mart 1971 Muhtırası’na başta tarafsız kaldı; sol üzerindeki baskılar artınca tavır aldı. Hakkında arama kararı çıkınca Alanya üzerinden Kıbrıs’a, oradan Lübnan’a geçti. Lübnan’dan sınır dışı edilince Suriye, ardından Paris’e gitti; SSCB’ye iltica talebi reddedildi. Bulgaristan’a girmesi TKP’nin olumsuz referansıyla engellendi. TKP’den atıldı; Tito’ya yazdığı mektupla Yugoslavya’ya özel izinle girdi ve Belgrad’da tedavi gördü.
Son Günler ve Miras
11 Ekim 1971’de Belgrad’da yaşamını yitirdi. Arkasında yaklaşık 50 bin sayfa eser bıraktı; takma adlar ve kaybolan metinler nedeniyle tam sayısı bilinmiyor. En önemli mirası, Türkiye koşullarına uyarlanmış Marksist bir tarih anlayışı olan “Tarih Tezi”dir. Yazısız ve yazılı tarihi ayırmış; medeniyetleri bitkisel ve hayvansal olarak sınıflandırmış; barbarlık kavramını olumlayan özgün bir yaklaşım geliştirmiştir. Marx, Engels, İbn Haldun, Rousseau ve Toynbee gibi isimlerden beslenmiş; tarihin üretim temelli, determinist bir süreç olduğunu savunmuştur.
Hikmet Kıvılcımlı, hem teorik üretimi hem de siyasi mücadelesiyle Türkiye solunun en tartışmalı ve üretken figürlerinden biri olarak hafızalarda yerini aldı.
Kaynakça:
En Çok Okunan Haberler