SON DAKİKA

#Siyaset

HABER DEĞER - Siyaset haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Siyaset haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

CHP’de yeni yönetim şekillendi Haber

CHP’de yeni yönetim şekillendi

Ankara Arena’da üç gün süren kurultayın final oturumunda yapılan oylamalar, CHP’nin yönetim haritasını belirledi. Delegelerin yoğun katılımıyla gerçekleşen seçimlerde Parti Meclisi ve Yüksek Disiplin Kurulu üyeleri seçildi; Genel Başkan Özgür Özel’in “anahtar listesi” delegeden blok destek aldı. Genel başkanlık oylaması tek adayla tamamlandı Kurultayın ikinci gününde genel başkanlık seçimi yapıldı. Tek aday olarak yarışan Özgür Özel, kullanılan geçerli oyların tamamını alarak yeniden genel başkan seçildi. Bu sonuç, partide liderlik tartışmalarını kapatırken kurultayın yönünü de netleştirdi. Anahtar liste delegeden tam onay aldı Son gün gerçekleştirilen Parti Meclisi oylamasında Özel’in sunduğu anahtar liste firesiz kabul edildi. Mevcut Parti Meclisi’ndeki isimlerin büyük bölümü görevini sürdürürken, yeni isimlerle birlikte organda hem süreklilik hem de yenilenme dengesi kuruldu. Kurmay kadronun bileşimi, parti politikalarının önümüzdeki dönemde hangi başlıklara ağırlık vereceğine dair güçlü bir işaret olarak yorumlandı. Yüksek Disiplin Kurulu da belirlendi Kurultayın aynı oturumunda Yüksek Disiplin Kurulu üyeleri de seçildi. Parti içi işleyiş ve kurumsal denetim açısından kritik olan kurulun yeni yapısı, örgüt içi disiplin süreçlerinde daha kurumsal bir hat izleneceği beklentisini güçlendirdi. En yüksek oylar dikkat çekti Parti Meclisi seçimlerinde en yüksek oyu alan isimler kamuoyunda özellikle izlendi. Delegeden güçlü destek alan adaylar, kurultay salonundaki eğilimleri de yansıttı. Oy dağılımları, parti tabanında ekonomi, emek, sosyal politika ve dış politika gibi alanlarda etkili isimlerin öne çıktığını gösterdi. Bilim, kültür ve sanat vurgusu öne çıktı Kurultayda Bilim Kültür Sanat Platformu’ndan gelen isimlerin Parti Meclisi’nde yer alması, parti yönetiminde uzmanlık havuzunu genişletti. Akademi, ekonomi ve sanat çevrelerinden gelen temsilcilerin yeni dönemde politika üretimine doğrudan katkı vermesi bekleniyor. Siyaset için yeni sayfa Üç gün süren kurultay maratonunun sonunda oluşan tablo, CHP’nin yerel ve genel seçimlere giderken daha merkezi bir koordinasyon ve daha geniş bir uzmanlık kadrosu ile yola devam edeceğini ortaya koydu. Parti yönetimi, “Şimdi İktidar Zamanı” sloganıyla çizilen hattı somut programlara dönüştürme sözü veriyor. Türkiye toplumuna çağrı CHP yönetimi, kapsayıcı bir siyaset dili ve yurttaş odaklı programlarla Türkiye toplumunun tüm kesimlerine ulaşma hedefini vurguluyor. Yeni kadroların, eşit yurttaşlık ve sosyal adalet başlıklarında daha görünür adımlar atması bekleniyor.

Aydoğan Doğan: O ruhban okulunu açtırmayacağız! Haber

Aydoğan Doğan: O ruhban okulunu açtırmayacağız!

“İznik Konsili’nin ruhu yeniden canlandırılmak isteniyor” İnsan hakları aktivisti ve siyasetçi Aydoğan Doğan, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda Papa 14. Leo’nun İznik’te düzenlenecek dini etkinliğe katılacağını hatırlatarak, bu ziyaretin 1700 yıl önceki konsilin “ruhani mirasını canlandırma” amacı taşıdığı iddiasını gündeme getirdi. Doğan, paylaşımında törende Fener Rum Patrikhanesi ile birlikte hareket edilmesini “Anadolu’nun ruhani mirasının ortaklaşa gaspı” olarak nitelendirdi. “Ruhban Okulu” başlığı yeniden siyasetin merkezine çekildi Doğan, açıklamasında uzun süredir tartışılan “Ruhban Okulu” talebine özel bir yer ayırarak, bu başlığı yalnızca bir eğitim meselesi değil “siyasal ve ruhani nüfuz alanı” olarak değerlendirdi. Paylaşımda, “Amaç belli; Ruhban Okulu’nu bir kez daha yüksek sesle gündeme getirmek” ifadesi dikkat çekerken, talebin Türkiye’nin egemenlik ve toplumsal hafızası açısından sakıncalar doğuracağı savunuldu. “Hangi ruh bu?” Doğan, mesajında tartışmayı bölgesel bir başlıktan çıkarıp küresel bir eleştiriye taşıdı. “Kongo’da kobalt, Nijerya’da petrol, Latin Amerika’da lityum madenlerinde çocuk işçilerin kanıyla semiren ruh” sözleriyle uluslararası sermaye ve sömürgecilik eleştirisi yapan Doğan, Vatikan’ı da hedef alan sert bir dil kullandı. “Vatikan Bankası’nın mafya parasını akladığı” ve “yoksullar söylemiyle pazarlanan bir imaj” oluşturulduğu yönündeki sözleri, paylaşımın en dikkat çeken bölümleri arasında yer aldı. “Bizim okulumuz adalet ve emektir” Doğan, alternatif bir “okul” tanımı yaparak, “Bu toprakların ihtiyacı olan okul ‘adalet okulu’dur, ‘emek okulu’dur” ifadelerini kullandı. Grev çadırlarından maden ocaklarına, tarım işçilerinin direnişlerinden savaş bölgelerinde eğitim almaya çalışan çocuklara uzanan bir hat çizen Doğan, “Direniş” kavramını toplumsal mücadelelerin ortak paydası olarak tanımladı. “O okul açılmayacak” Paylaşımın en sert bölümü “Ruhban Okulu”na yönelik açık karşı çıkış oldu. Doğan, “O okul burada açılmayacak” ifadesiyle talebe net bir biçimde karşı durduklarını ilan etti. Vatikan ve Patrikhane’nin Anadolu’yu “Hristiyan dünyasının parçası” ilan etme hayali kurduğu yönündeki iddiasını da paylaşımına ekledi. Ziyaretin yankıları büyürken, tartışma çok boyutlu hale geldi Papa 14. Leo’nun programı çerçevesinde İznik’teki dini etkinlik, yalnızca bir ziyaret gündemi olmaktan çıkıp tarih, egemenlik, inanç özgürlüğü ve siyaset kesişiminde yeni bir tartışma alanı açtı. Doğan’ın çıkışı, sosyal medyada geniş yankı bulurken; farklı çevreler, din özgürlüğü ile siyasal alan arasındaki sınırların nasıl çizileceğine dair karşılıklı görüşlerini dile getirdi. Gözler İznik’teki törene ve resmi açıklamalara çevrildi Ziyaretin nasıl bir diplomatik ve toplumsal yankı doğuracağı, törende verilecek mesajların içeriği ve olası resmi açıklamalar merakla bekleniyor. Tartışmanın seyri, Türkiye toplumunda din–siyaset ilişkisine dair hassas başlıkların yeniden ele alınmasına yol açabilecek bir gündem oluşturdu.

Siyasette yargı fırtınası: Demirtaş hakkında 7 yıla kadar hapis istemi Haber

Siyasette yargı fırtınası: Demirtaş hakkında 7 yıla kadar hapis istemi

Mersin’de açılan dosyada talep edilen ceza siyasetin gündemine oturdu Mersin 14. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davada, eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkında savcılık, zincirleme şekilde “Cumhurbaşkanına hakaret” gerekçesiyle 1 yıl 3 aydan 7 yıla kadar hapis cezası istedi. Dava, Demirtaş’ın Mersin ve Diyarbakır’daki konuşmalarına dayandırıldı ve iki dosyanın birleştirilmesine karar verildi. Savcılık, zincirleme suç değerlendirmesiyle üst sınırı işaret etti Esasa ilişkin mütalaada, isnat edilen fiillerin zincirleme suç kapsamında değerlendirilmesi gerektiği savunuldu. Savcılık makamı, bu gerekçeyle Demirtaş hakkında üst sınırı zorlayan bir talepte bulundu. Ankara ve Mardin’deki ifadeleri kapsayan dosyaların birleştirilmesi talebi ise mahkeme tarafından reddedildi. Müşteki taraf daha ağır yaptırım istedi, savunma süre talep etti Duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi ile bağlanan müşteki avukatı, zincirleme suç yerine her bir eylem için ayrı ayrı cezalandırma talep etti. Demirtaş’ın avukatı ise mütalaaya karşı savunma hazırlamak üzere süre istedi; mahkeme bu talebi kabul etti. Mahkeme, tutukluluğun sürmesine karar verdi Halen Edirne F Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda bulunan Demirtaş duruşmaya katılmadı. Hakim, mevcut halin devamına hükmetti; sanığın bir sonraki celsede hazır bulunmaması halinde “susma hakkını kullandığının kabul edileceği” ihtarında bulunuldu. Dava 6 Ocak’a ertelendi. Dosya, ifade özgürlüğü ve siyaset-yargı ilişkisini yeniden tartışmaya açtı Karar sürecinin, yalnızca bireysel bir yargılama değil; siyaset, ifade özgürlüğü ve yargının sınırlarının toplum nezdinde yeniden tartışılacağı bir eşik oluşturduğu yorumları yapılıyor. Gözler şimdi bir sonraki duruşmaya ve mahkemenin vereceği kritik karara çevrildi.

KILIÇDAROĞLU: CHP devletin âli menfaatleri için risk almak zorundadır Haber

KILIÇDAROĞLU: CHP devletin âli menfaatleri için risk almak zorundadır

Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, X hesabından yayımladığı dikkat çekici mesajda Cumhuriyet Halk Partisi’nin tarihsel misyonuna ve Türkiye’nin dış politikadaki kritik konumuna dair dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Kılıçdaroğlu, CHP’nin hem temiz siyaset hem de devletin ali menfaatlerini koruma görevi gereği, özellikle Orta Doğu’da Türkiye’yi hedef alan tehlikelere karşı sorumluluk almak zorunda olduğunu belirtti. “CHP sıradan bir parti değildir” Kılıçdaroğlu açıklamasında CHP’nin, Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurucu partisi olduğunun altını çizerek şunları söyledi: “Cumhuriyet Halk Partisi sıradan bir parti değildir. Partimizin kodları, geleneği ve iki büyük misyonu vardır. Birincisi siyaseti temiz tutmak ve hesap sormaktır. Hesap sorabilmek için de hesap vermekten kaçınmamak gerekir. Hesap vermek her CHP’linin namus borcudur.” Kılıçdaroğlu, CHP’nin rüşvet, yolsuzluk ve çıkar ağlarıyla yan yana gelmeyeceğini belirterek: “Cumhuriyet Halk Partisi rüşvetlerle, yolsuzluklarla ve rüşvet çarkının müteahhitleriyle anılmaz. Üzerine iftiralar ve yolsuzluk iddialarıyla yol alamaz. Derhal gereğini yapmalı ve yoluna devam etmelidir,” ifadelerini kullandı. “Devletin yönünü belirlemek CHP’nin görevidir” Kılıçdaroğlu konuşmasının ikinci bölümünde CHP’nin yalnızca iç siyasette değil, devletin dış politikadaki stratejik çizgisinde de sorumluluk sahibi olduğuna vurgu yaptı: “Cumhuriyet Halk Partisi devlete istikamet çizer. Türkiye Cumhuriyeti’nin Orta Doğu’dan Asya’ya, Kafkaslardan Avrupa’ya, Altaylardan Tuna’ya söyleyecek sözü vardır.” “Orta Doğu’da bizi tökezletmek isteyen İsrail ve Amerika belasını bertaraf etmek zorundayız” Kılıçdaroğlu’nun açıklamasındaki en dikkat çeken bölüm ise Türkiye’nin dış politikadaki konumuna ve CHP’nin rolüne ilişkin ifadeler oldu: “Cumhuriyet Halk Partisi, Orta Doğu’da tökezlememizi bekleyen İsrail ve Amerika belasını bertaraf etmek ve devletin âli menfaatleri için sürecin içinde olmak zorundadır. Risk almalıdır ve konuya siyaset üstü bakarak elini taşın altına koymalıdır.” Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin tarihsel olarak bağ kurduğu bölgelerde yalnızlaştırılamayacağını, CHP’nin de bu süreçlerde millet adına sorumluluk üstlenmekle yükümlü olduğunu söyledi. “Tarihin doğru tarafında yer almak cesaret ister” Kılıçdaroğlu açıklamasının sonunda CHP’nin demokrasi, kardeşlik ve adalet mücadelesine devam edeceğini belirterek: “Tarihin doğru tarafında yer almak çoğu zaman cesaret ve kararlılık gerektirir. Aziz milletimize hak, hukuk ve adalet yürüyüşümüze devam edeceğiz,” ifadelerini kullandı.

Erdoğan’dan Bahçeli’nin İmralı çıkışına ilk yorum Haber

Erdoğan’dan Bahçeli’nin İmralı çıkışına ilk yorum

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, İmralı’ya gidip Abdullah Öcalan’la yüz yüze görüşmeye hazır olduğunu söylemesi, ne zaman ve hangi bağlamda ifade edildiğiyle birlikte siyasetin bir numaralı tartışması hâline gelirken, Cumhurbaşkanı Erdoğan AK Parti Grup Toplantısı’nda konuya ilk kez yanıt verdi. Erdoğan, Bahçeli’nin çıkışını hem cesur hem de sürece katkı sunan bir yaklaşım olarak değerlendirdi. Erdoğan: “Bahçeli’nin açıklamaları cesurca, komisyon fikir birliği içinde” Erdoğan, Bahçeli’nin ifadelerini “cesur, ufuk açıcı” sözleriyle tanımlayarak, Terörsüz Türkiye sürecinde atılacak adımların dikkatli şekilde planlandığını söyledi. Gazi Meclis’te kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun çalışmalarını önemsediklerini vurgulayan Erdoğan, sürecin geniş toplumsal katılımla ilerlediğini ifade etti. “Terörsüz Türkiye hedefine çok yaklaştık” Erdoğan, Türkiye’nin iç sorunlarını çözdükçe dışarıda da güç kazandığını belirterek sürecin siyasi değil, toplumsal bir sorumluluk olduğunun altını çizdi: “86 milyonun omuzlarımızdaki mesuliyetine uygun davranıyoruz. Süreci siyaset üstü bir zeminde ele alıyoruz.” DEM Parti heyetinin komisyona katkı sunduğunu da söyleyen Erdoğan, önümüzdeki toplantının cuma günü yapılacağını hatırlattı. Bahçeli’nin çıkışı siyasette deprem etkisi yarattı Bahçeli’nin grup toplantısında söylediği “Alırım yanıma üç arkadaşımı, kendi imkânlarımızla İmralı’ya gitmekten gocunmam” sözleri Ankara’nın gündemini belirlemişti. Bahçeli, muhatapla doğrudan temas kurulmadıkça ilerleme sağlanamayacağını savunmuştu. DEM Parti’den Bahçeli’ye destek: “Tarihi sorumluluk” DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Bahçeli’nin çıkışını “takdire değer” olarak yorumlayarak, Meclis Komisyonu’nun vakit kaybetmeden İmralı’ya gitmesi gerektiğini söyledi. MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız ise, cuma günü Komisyon’da İmralı gündemiyle oylama yapılacağını, ardından en kısa zamanda ziyaretin gerçekleşeceğini açıkladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: KAAN takvime uygun şekilde envantere girecek Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan: KAAN takvime uygun şekilde envantere girecek

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kabine Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamalarda gündeme ilişkin önemli mesajlar verdi. Erdoğan, savunma sanayii alanında yerli ve milli projelerin hız kesmeden sürdüğünü belirterek, “Yerli ve milli savunma projelerimizi süratle devreye alırken, Avrupalı müttefiklerimizle kazan kazan temelinde savunma işbirliğimizi güçlendireceğiz.” dedi. Milli muharip uçak KAAN’ın takvime uygun şekilde Hava Kuvvetleri envanterine gireceğini ifade eden Erdoğan, “HÜRJET nasıl kendi alanında liderliğe oynuyorsa, tüm süreçler tamamlandığında KAAN da kendi kategorisinde zirveyi zorlayacaktır.” diye konuştu. Türkiye Yüzyılı vizyonuna da değinen Erdoğan, “İttifak ortağımız ve milletimizle beraber Cumhuriyetimizin ikinci asrını Türkiye Yüzyılı yapana kadar durmadan, dinlenmeden çalışmaya devam edeceğiz.” ifadelerini kullandı. Bolu Kartalkaya’daki otel yangını davasına ilişkin olarak ise, “Mahkeme kararları bir nebze de olsa yüreklerdeki yangına su serpmiştir. Bundan sonraki sürecin de takipçisi olacağız.” dedi. Erdoğan, terörle mücadele konusunda da net mesajlar verdi: “Ne ülkemizde ne de komşularımızın topraklarında terörün hiçbir çeşidini görmek istemiyoruz. Terör tehdidinin kalıcı olarak bitmesiyle Doğu ve Güneydoğu Anadolu çok farklı bir ivme yakalayacak, bölge şehirlerimiz turizmde de şaha kalkacak.” Son olarak muhalefete yönelik eleştirilerde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e atıfta bulunarak, “Ülkesini ve hükümetini şikayet için Avrupa kapılarında sabahlarken, biz stratejik hamlelerle Türkiye'yi cazibe merkezi haline getiriyoruz.” dedi. ller ödedik. Terör tehdidinin kalıcı olarak bitmesiyle Doğu ve Güneydoğu Anadolu ivme kazanacak.” Muhalefete mesaj: Özgür Özel’e yönelik eleştiri; “Biz stratejik hamlelerle Türkiye’yi cazibe merkezi haline getiriyoruz.”

CHP’li Tan’dan Hakan Fidan’ın diplomasına itiraz Haber

CHP’li Tan’dan Hakan Fidan’ın diplomasına itiraz

CHP’li Namık Tan, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın lisans eğitimi ve yüksek lisansa kabul sürecine ilişkin yeni iddialar ortaya attı. Tan’ın Meclis’e yönelttiği soru önergesine YÖK’ten gelen yanıt, Fidan’ın üç yıllık lisans programı tamamladıktan sonra denklik belgesi çıkmadan yüksek lisansa başladığını ortaya koydu. Tan, “Hangi düzenleme buna izin verdi?” diyerek hem Fidan’dan hem YÖK’ten şeffaflık çağrısı yaptı. “Üç yıllık lisans, denklik almadan yüksek lisans” iddiası tartışmayı büyüttü CHP İstanbul Milletvekili Namık Tan, X hesabından yaptığı paylaşımda YÖK’ün resmi yanıtını açıklayarak Fidan’ın 1994–1997 yılları arasında üç yıllık uzaktan lisans programı tamamladığını, ancak denklik belgesinin 1998’de verildiğini, buna rağmen Fidan’ın 1997’de Bilkent Üniversitesi’nde yüksek lisansa başladığını belirtti. Tan, bu durumun “mevzuata aykırı ve ayrıcalıklı bir işlem” olabileceğini savundu. “Bu süreç sadece biyografi tartışması değil, devlet şeffaflığı meselesi” Tan, devlet yönetiminde görev alan isimlerin eğitim belgelerinin eksiksiz biçimde açıklanmasının kurumsal itibar gereği olduğunu vurgulayarak, “En küçük belirsizlik bile kamu güvenini zedeler” dedi. Fidan’ın transkript, ders programı ve denklik evraklarının açıklanmasını talep eden Tan, “Liyakat yerine imtiyaz uygulanıyorsa bu sadece akademik bir konu değil, devlet yönetimine dair bir sınavdır” ifadesini kullandı. YÖK yanıt verdi ama belgeleri paylaşmadı Meclis’e gönderilen resmî YÖK yazısında, Fidan’ın lisans programının üç yıl sürdüğü ve denklik kararının 1998’de verildiği doğrulandı. Ancak programın kaç krediden oluştuğu, içerik, ders yükü ve kabul kriterlerine ilişkin detaylar paylaşılmadı. Bu eksik yanıt, tartışmayı daha da büyüttü. Fidan ve YÖK’ten yeni açıklama beklentisi Hakan Fidan’ın veya YÖK’ün konuya ilişkin yeni bir açıklama yapıp yapmayacağı belirsizliğini korurken, Tan “Bu süreç kapanmadı, takipçisi olacağız” dedi. Siyaset kulislerinde, Fidan’ın eğitim dosyasıyla ilgili belgeleri kamuoyuna açıklayıp açıklamayacağı merak ediliyor. Zaman çizelgesi – tartışmanın dönüm noktaları Yıl Gelişme 1994–1997 Fidan’ın üç yıllık lisans eğitimi (uzaktan / açık öğretim) 1997–1999 Bilkent Üniversitesi yüksek lisans programı 1998 YÖK denklik belgesi verildi Ağustos 2025 Tan Meclis'e soru önergesi verdi Kasım 2025 YÖK yanıtı geldi, tartışma yeniden alevlendi Soru işaretleri büyüyor • Üç yıllık lisans programı hangi kriterlerle tam lisans diplomasına denk kabul edildi? • Denklik alınmadan yüksek lisansı başlatan istisnai bir yönetmelik mi var? • Bu süreç başka öğrencilere de uygulanıyor mu, yoksa kişiye özel bir istisna mı? • Akademik belgeler neden hâlâ paylaşılmadı? Gelişmeler geldikçe güncellenecek… Hem Fidan’ın hem YÖK’ün olası açıklamaları, Meclis gündemine gelmesi beklenen ikinci soru önergesi ve belgelerin kamuoyuna yansıyıp yansımayacağı takip edilecek.

DEM Parti’den 'casusluk' soruşturmasına tepki: Yargı siyaseti şekillendirme aracı haline geldi! Haber

DEM Parti’den 'casusluk' soruşturmasına tepki: Yargı siyaseti şekillendirme aracı haline geldi!

DEM Parti: “Bu operasyon, siyaseti dizayn etme girişimidir” Sabah saatlerinde yapılan operasyonlarda Merdan Yanardağ gözaltına alınırken, İmamoğlu ve Özkan hakkında da “casusluk” suçlamasıyla soruşturma başlatıldığı bildirildi. DEM Parti, gelişmelerin ardından yazılı bir açıklama yayımlayarak şu ifadeleri kullandı: “Sabah saatlerinde TELE1’e polisler tarafından ‘casusluk’ iddiasıyla baskın düzenlenirken, Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ gözaltına alındı. Aynı soruşturma kapsamında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında da ‘casusluk’ soruşturması açıldığını öğrenmiş bulunmaktayız. Ülkede adalet terazisinin ne kadar bozulduğunu gösteren bir başka yargısal operasyonun devreye konulduğu açıktır. Hukukun görevi adaleti sağlamak olmalıdır. Ancak maalesef Türkiye'de yargı mekanizmaları uzun zamandır siyaseti şekillendirme aracı olarak kullanılmaktadır.” “Masa başı siyaset mühendisliği sonuç vermeyecek” Parti açıklamasında, yürütülen operasyonların demokratik siyaset alanını daraltmaya yönelik olduğu savunuldu. “Masa başı siyaset mühendisliğiyle siyaseti ve basını baskı altına almaya çalışmak, bu çabanın sahiplerine başarı getirmeyecektir. Halkın iradesine karşı kurulan hiçbir kumpas kalıcı olamayacaktır.” Soruşturmanın arka planı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 4 Temmuz’da “casusluk” suçundan tutuklanan Hüseyin Gün adlı şüphelinin dijital verilerinden yola çıkarak İmamoğlu, Özkan ve Yanardağ hakkında yeni bir soruşturma başlatmıştı. Savcılık, elde edilen verilerde “İstanbul Senin” uygulaması üzerinden toplanan seçmen verilerinin yurt dışı bağlantılı örgütlere servis edildiği” iddialarını araştırıyor.

Gazi gözlüğünü çıkardı, gözünü masaya koydu: Tanrıkulu komisyonun önemini böyle anlattı Haber

Gazi gözlüğünü çıkardı, gözünü masaya koydu: Tanrıkulu komisyonun önemini böyle anlattı

Tanrıkulu: “Bu komisyonun varlığı bir umut olmalı” CHP’li Sezgin Tanrıkulu, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’nda yaptığı konuşmada, vatandaşların ve gazilerin yaşadığı mağduriyetlerin ciddiyetine vurgu yaptı. Komisyonun toplum için bir “adalet kapısı” olması gerektiğini söyleyen Tanrıkulu, bir gazinin yaşadığı olayı aktararak duygusal anlar yaşattı. “Gazi gözlüğünü çıkardı, protez gözünü masaya koydu” Tanrıkulu, “Geçen dönem dinlediğimiz bir gazi, gözlüğünü çıkardı, protez gözünü masanın üzerine koydu. ‘Ben bu gözü bu ülke için kaybettim ama hâlâ benden sağlık raporu istiyorlar’ dedi. Bu sahne, bu komisyonun neden var olması gerektiğini herkese anlatmaya yeter” dedi. “Gazilerimizin, şehit yakınlarının sesi olmalıyız” Komisyonun yalnızca bir formalite değil, **adalet ve vicdanın temsili** olması gerektiğini söyleyen Tanrıkulu, “Gazilerimiz, şehit yakınlarımız, engellilerimiz bürokrasiye yenilmemeli. Devletin şefkat eliyle karşılaşmaları için biz bu komisyonda varız” ifadelerini kullandı. Tanrıkulu’nun sözleri komisyon üyelerinden de destek gördü Toplantıya katılan diğer milletvekilleri de Tanrıkulu’nun paylaştığı olayın önemine dikkat çekerek, gaziler ve hak sahipleriyle ilgili mevzuatın sadeleştirilmesi gerektiği görüşünde birleşti. Tanrıkulu’nun sözleri, Meclis kulislerinde “insan hakları komisyonunun işlevi yeniden tartışılmalı” yorumlarına neden oldu.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.