Ahmet Taner Kışlalı suikastının üzerinden 26 yıl geçti: Aydınlanmanın ışığı sönmedi
Ahmet Taner Kışlalı suikastının üzerinden 26 yıl geçti: Aydınlanmanın ışığı sönmedi
Türkiye, 21 Ekim 1999 sabahı, evinin önünde uğradığı bombalı saldırı sonucu yaşamını yitiren Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı’yı kaybettiğinde bir aydın sessizliğe gömülmüştü. Aradan geçen 26 yılın ardından, Kışlalı’nın fikirleri, kalemi ve demokrasiye adanmış yaşamı hâlâ Türkiye toplumunun belleğinde yerini koruyor.
Haber Giriş Tarihi: 21.10.2025 14:13
Haber Güncellenme Tarihi: 21.10.2025 14:15
Kaynak:
Haber Merkezi
https://haberdeger.com/
Bir Cumhuriyet aydınının hikayesi
10 Temmuz 1939’da Tokat’ın Zile ilçesinde dünyaya gelen Ahmet Taner Kışlalı, öğretmen bir annenin ve banka memuru bir babanın oğlu olarak büyüdü. Çocuk yaşlarda disiplinli bir eğitim anlayışıyla yetişti; gençlik yıllarında Galatasaray Lisesi yerine ailesinin yanında kalmayı seçti.
Eğitimine Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde devam eden Kışlalı, öğrencilik döneminde gazeteciliğe adım attı; Yeni Gün Gazetesi’nde spor muhabirliğiyle başlayan meslek hayatı kısa sürede yazı işleri müdürlüğüne uzandı.
Paris’ten meclise uzanan bir yol
1967’de kazandığı bursla Fransa’ya giden Kışlalı, Paris Hukuk Fakültesi’nde “Modern Türkiye’de Siyasi Güçler” adlı teziyle doktora yaptı. Fransa’da tanıştığı Nicole (Nilgün) ile evlenip yurda döndü.
1972’de doçent unvanını alan Kışlalı, 1977 seçimlerinde CHP İzmir Milletvekili olarak Meclis’e girdi.
Bir yıl sonra Bülent Ecevit’in kurduğu 42. Hükümet’te Kültür Bakanı oldu. Görev süresince kültürel kalkınmayı devlet politikası haline getirmeye çalıştı, “Ulusal Kültür Dergisi”ni yayımlattı.
Akademiye dönüş ve trajik kayıplar
12 Eylül 1980 darbesi sonrası siyasetten uzaklaşarak akademiye dönen Kışlalı, Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde siyaset bilimi dersleri verdi.
Bu yıllarda geçirdiği trafik kazasında eşi Nilgün Kışlalı’yı kaybetti, iki kızıyla yaşam mücadelesini sürdürdü.
1988’de profesörlük unvanını aldı, ardından Cumhuriyet Gazetesi’nde “Haftaya Bakış” köşesinde yazmaya başladı.
Demokrasi, laiklik ve Atatürkçülük savunusu
Kışlalı, yazılarında her zaman laik, demokratik ve sosyal hukuk devleti ilkelerini savundu. Atatürkçü Düşünce Derneği ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği gibi sivil örgütlerde aktif rol aldı; Anadolu’da sayısız konferansa katılarak “aydınlanmanın Anadolu’daki sesi” olarak anıldı.
1993 yılında Fransa tarafından Ulusal Liyakat Nişanı ile onurlandırıldı.
21 Ekim 1999: Karanlığın hedefi
21 Ekim 1999 sabahı, Kışlalı Cumhuriyet’e gönderdiği son yazısını faksladıktan kısa süre sonra Ankara’daki evinin önünde bombalı saldırıya uğradı.
Arabasında bulunan paketi eline aldığı sırada meydana gelen patlamada ağır yaralandı; tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.
Cenazesi, on binlerin katıldığı törenle Ankara Karşıyaka Mezarlığı’na defnedildi.
Bir aydının ardından 26 yıl
Kışlalı’nın suikastının üzerinden 26 yıl geçti, ancak onu susturmak isteyenlerin hedef aldığı aydınlanma mücadelesi hâlâ sürüyor.
Cumhuriyet yazarı olarak kaleme aldığı son satırlarda “Karanlığa teslim olmayacağız” diyen Kışlalı, ölümünden sonra Sertel Demokrasi Ödülü’ne layık görüldü.
Anısı yaşıyor
Bugün, Ahmet Taner Kışlalı adı; üniversite anfilerinde, meydanlarda ve aydınlanma mücadelesi veren gençlerin dilinde yeniden yankılanıyor.
26 yıl önce susturulan bir ses, hâlâ aynı cümleyle hatırlanıyor:
“Bilgiyle, cesaretle ve inançla yürüyen bir halkı hiçbir karanlık durduramaz.”
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ahmet Taner Kışlalı suikastının üzerinden 26 yıl geçti: Aydınlanmanın ışığı sönmedi
Türkiye, 21 Ekim 1999 sabahı, evinin önünde uğradığı bombalı saldırı sonucu yaşamını yitiren Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı’yı kaybettiğinde bir aydın sessizliğe gömülmüştü. Aradan geçen 26 yılın ardından, Kışlalı’nın fikirleri, kalemi ve demokrasiye adanmış yaşamı hâlâ Türkiye toplumunun belleğinde yerini koruyor.
Bir Cumhuriyet aydınının hikayesi
10 Temmuz 1939’da Tokat’ın Zile ilçesinde dünyaya gelen Ahmet Taner Kışlalı, öğretmen bir annenin ve banka memuru bir babanın oğlu olarak büyüdü. Çocuk yaşlarda disiplinli bir eğitim anlayışıyla yetişti; gençlik yıllarında Galatasaray Lisesi yerine ailesinin yanında kalmayı seçti.
Eğitimine Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde devam eden Kışlalı, öğrencilik döneminde gazeteciliğe adım attı; Yeni Gün Gazetesi’nde spor muhabirliğiyle başlayan meslek hayatı kısa sürede yazı işleri müdürlüğüne uzandı.
Paris’ten meclise uzanan bir yol
1967’de kazandığı bursla Fransa’ya giden Kışlalı, Paris Hukuk Fakültesi’nde “Modern Türkiye’de Siyasi Güçler” adlı teziyle doktora yaptı. Fransa’da tanıştığı Nicole (Nilgün) ile evlenip yurda döndü.
1972’de doçent unvanını alan Kışlalı, 1977 seçimlerinde CHP İzmir Milletvekili olarak Meclis’e girdi.
Bir yıl sonra Bülent Ecevit’in kurduğu 42. Hükümet’te Kültür Bakanı oldu. Görev süresince kültürel kalkınmayı devlet politikası haline getirmeye çalıştı, “Ulusal Kültür Dergisi”ni yayımlattı.
Akademiye dönüş ve trajik kayıplar
12 Eylül 1980 darbesi sonrası siyasetten uzaklaşarak akademiye dönen Kışlalı, Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde siyaset bilimi dersleri verdi.
Bu yıllarda geçirdiği trafik kazasında eşi Nilgün Kışlalı’yı kaybetti, iki kızıyla yaşam mücadelesini sürdürdü.
1988’de profesörlük unvanını aldı, ardından Cumhuriyet Gazetesi’nde “Haftaya Bakış” köşesinde yazmaya başladı.
Demokrasi, laiklik ve Atatürkçülük savunusu
Kışlalı, yazılarında her zaman laik, demokratik ve sosyal hukuk devleti ilkelerini savundu.
Atatürkçü Düşünce Derneği ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği gibi sivil örgütlerde aktif rol aldı; Anadolu’da sayısız konferansa katılarak “aydınlanmanın Anadolu’daki sesi” olarak anıldı.
1993 yılında Fransa tarafından Ulusal Liyakat Nişanı ile onurlandırıldı.
21 Ekim 1999: Karanlığın hedefi
21 Ekim 1999 sabahı, Kışlalı Cumhuriyet’e gönderdiği son yazısını faksladıktan kısa süre sonra Ankara’daki evinin önünde bombalı saldırıya uğradı.
Arabasında bulunan paketi eline aldığı sırada meydana gelen patlamada ağır yaralandı; tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.
Cenazesi, on binlerin katıldığı törenle Ankara Karşıyaka Mezarlığı’na defnedildi.
Bir aydının ardından 26 yıl
Kışlalı’nın suikastının üzerinden 26 yıl geçti, ancak onu susturmak isteyenlerin hedef aldığı aydınlanma mücadelesi hâlâ sürüyor.
Cumhuriyet yazarı olarak kaleme aldığı son satırlarda “Karanlığa teslim olmayacağız” diyen Kışlalı, ölümünden sonra Sertel Demokrasi Ödülü’ne layık görüldü.
Anısı yaşıyor
Bugün, Ahmet Taner Kışlalı adı; üniversite anfilerinde, meydanlarda ve aydınlanma mücadelesi veren gençlerin dilinde yeniden yankılanıyor.
26 yıl önce susturulan bir ses, hâlâ aynı cümleyle hatırlanıyor:
En Çok Okunan Haberler