Narin Güran dosyası: Bir çocuğun katledilişinin üzerinden bir yıl geçti
Narin Güran dosyası: Bir çocuğun katledilişinin üzerinden bir yıl geçti
Diyarbakır'da kaybolan 8 yaşındaki Narin Güran, 8 Eylül'de çuval içinde bulundu. 23 kişi gözaltına alındı, üç aile ferdi müebbet hapis cezası aldı. Davanın adil yargılanma tartışmaları, sosyal medya ve hukuksuzluk iddiaları eşliğinde devam ediyor.
Haber Giriş Tarihi: 21.08.2025 12:36
Haber Güncellenme Tarihi: 21.08.2025 12:46
Kaynak:
Haber Merkezi
https://haberdeger.com/
21 Ağustos’ta kayboldu, 8 Eylül’de bulundu
Diyarbakır’ın merkez Bağlar ilçesinde yaşayan 8 yaşındaki Narin Güran, 21 Ağustos 2024 sabahı evinden çıktıktan sonra kayboldu. Ailesinin yaptığı kayıp ihbarının ardından başlayan aramalar günlerce sürdü. Tüm şehir seferber oldu, sosyal medyada “#NarinNerede” etiketi gündem oldu. Ancak umut yerini acıya bıraktı: 8 Eylül’de Eğertutmaz Deresi’nde bir çuval içinde Narin’in cansız bedeni bulundu.
Yargı süreci tartışma yarattı
Olayın ardından başlatılan soruşturmada aile fertleri de dahil olmak üzere 23 kişi gözaltına alındı, 12’si tutuklandı. Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan davada anne Yüksel Güran, ağabey Enes Güran ve amca Salim Güran ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Komşuları Nevzat Bahtiyar ise yalnızca “delil karartma” suçundan 4 yıl 6 ay ceza aldı.
Karar, yalnızca iki buçuk ayda açıklanmasıyla tartışma yarattı. 23 Ocak 2025’te yayımlanan 950 sayfalık gerekçeli kararda, cinayetin nedeni ve saikine dair net bir yanıt yer almadı. Bu durum, “adil yargılama” tartışmalarını büyüttü.
“Hukuk mantığı tersyüz edildi”
DEM Parti Milletvekili Sevilay Çelenk, Meclis’te yaptığı açıklamada dosyadaki hukuksuzluklara dikkat çekti. Çelenk’e göre, davada cinayeti işlediğine dair tek somut delil, Narin’in cansız bedenini dere kenarına taşıdığını itiraf eden kişinin ifadesiydi. Çelenk, “Bir şahıs yalnızca delil karartmadan ceza alırken, üç aile ferdine ağırlaştırılmış müebbet verilmesi, hukuk mantığının dünya üzerinde eşi benzeri görülmemiş biçimde tersyüz edilmesidir” dedi.
Çelenk ayrıca, aileye yönelik önyargıların davada belirleyici hale geldiğini vurgulayarak, “Oralarda hep böyle olur” anlayışının yargı kararına sirayet ettiğini söyledi.
Dava, sosyal medya spekülasyonlarıyla yürüdü
Davanın en çok tartışılan boyutu, medyanın ve sosyal medyanın etkisi oldu. Çelenk, “Kararda medya dedikodularının belirleyici olduğunu görmek için hukukçu olmaya gerek yok” ifadelerini kullandı.
Sosyal medyada davaya dair yapılan paylaşımlar, toplumun vicdanını ikiye böldü. Kimileri aileyi suçlarken kimileri masumiyetlerini savundu. Bu tablo, hem yargıyı hem de toplumsal algıyı gölgeledi. Gazeteci Faruk Bildirici davayı “bir medya mahkemesi” olarak tanımladı.
Acılı babadan çarpıcı sözler
Cinayetin birinci yılında baba Arif Güran, toplum önünde konuştu. “Bir vahşi kızımı katletti ama mahkeme ailemi diri diri gömdü. Bir katilin sözüyle resmen ceza verdiler” sözleriyle yargıya tepkisini dile getirdi.
Güran, aile olarak toplumdan dışlandıklarını belirterek, “Dünyaya bakış açımız gitti, artık toplumun içine bile giremiyoruz. 80 milyon insan kızımıza sahip çıktı ama ailemizi yok ettiler” dedi. Yargıtay’daki hızlı incelemeye de tepki gösteren baba Güran, “19 günde 19 klasör nasıl okunur? Mahkemeler artık sosyal medya üzerinden karar veriyor” ifadelerini kullandı.
Uluslararası hukuka aykırılıklar
Sevilay Çelenk’in açıklamalarına göre davada masumiyet karinesi ihlal edildi, delilsiz mahkûmiyetler söz konusu oldu ve taraflar kendi aleyhlerine tanıklığa zorlandı. Ayrıca, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde tanımlanan adil yargılanma hakkı ve BM Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi’nin masumiyet karinesi açıkça çiğnendi.
Dava dosyasında belirsizlikler devam ediyor
Narin’in ölümünün üzerinden bir yıl geçti. Ancak cinayetin nedeni hâlâ aydınlatılamadı. Mahkeme kararları delillerin yetersizliği nedeniyle tartışmalı bulunuyor. Sosyal medyanın ve medyanın rolü, adalet arayışını gölgelemeye devam ediyor.
Bugün, Narin’in ailesi mezarı başında Mevlid-i Şerif okutacak ve kızları için bir anma yemeği verecek. Ancak toplumun zihninde hâlâ aynı soru yankılanıyor: “Bir çocuk öldürüldü ama hakikat ortaya çıktı mı, yoksa hâlâ sis perdesinin altında mı kaldı?”
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Narin Güran dosyası: Bir çocuğun katledilişinin üzerinden bir yıl geçti
Diyarbakır'da kaybolan 8 yaşındaki Narin Güran, 8 Eylül'de çuval içinde bulundu. 23 kişi gözaltına alındı, üç aile ferdi müebbet hapis cezası aldı. Davanın adil yargılanma tartışmaları, sosyal medya ve hukuksuzluk iddiaları eşliğinde devam ediyor.
21 Ağustos’ta kayboldu, 8 Eylül’de bulundu
Diyarbakır’ın merkez Bağlar ilçesinde yaşayan 8 yaşındaki Narin Güran, 21 Ağustos 2024 sabahı evinden çıktıktan sonra kayboldu. Ailesinin yaptığı kayıp ihbarının ardından başlayan aramalar günlerce sürdü. Tüm şehir seferber oldu, sosyal medyada “#NarinNerede” etiketi gündem oldu. Ancak umut yerini acıya bıraktı: 8 Eylül’de Eğertutmaz Deresi’nde bir çuval içinde Narin’in cansız bedeni bulundu.
Yargı süreci tartışma yarattı
Olayın ardından başlatılan soruşturmada aile fertleri de dahil olmak üzere 23 kişi gözaltına alındı, 12’si tutuklandı. Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan davada anne Yüksel Güran, ağabey Enes Güran ve amca Salim Güran ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Komşuları Nevzat Bahtiyar ise yalnızca “delil karartma” suçundan 4 yıl 6 ay ceza aldı.
Karar, yalnızca iki buçuk ayda açıklanmasıyla tartışma yarattı. 23 Ocak 2025’te yayımlanan 950 sayfalık gerekçeli kararda, cinayetin nedeni ve saikine dair net bir yanıt yer almadı. Bu durum, “adil yargılama” tartışmalarını büyüttü.
“Hukuk mantığı tersyüz edildi”
DEM Parti Milletvekili Sevilay Çelenk, Meclis’te yaptığı açıklamada dosyadaki hukuksuzluklara dikkat çekti. Çelenk’e göre, davada cinayeti işlediğine dair tek somut delil, Narin’in cansız bedenini dere kenarına taşıdığını itiraf eden kişinin ifadesiydi. Çelenk, “Bir şahıs yalnızca delil karartmadan ceza alırken, üç aile ferdine ağırlaştırılmış müebbet verilmesi, hukuk mantığının dünya üzerinde eşi benzeri görülmemiş biçimde tersyüz edilmesidir” dedi.
Çelenk ayrıca, aileye yönelik önyargıların davada belirleyici hale geldiğini vurgulayarak, “Oralarda hep böyle olur” anlayışının yargı kararına sirayet ettiğini söyledi.
Dava, sosyal medya spekülasyonlarıyla yürüdü
Davanın en çok tartışılan boyutu, medyanın ve sosyal medyanın etkisi oldu. Çelenk, “Kararda medya dedikodularının belirleyici olduğunu görmek için hukukçu olmaya gerek yok” ifadelerini kullandı.
Sosyal medyada davaya dair yapılan paylaşımlar, toplumun vicdanını ikiye böldü. Kimileri aileyi suçlarken kimileri masumiyetlerini savundu. Bu tablo, hem yargıyı hem de toplumsal algıyı gölgeledi. Gazeteci Faruk Bildirici davayı “bir medya mahkemesi” olarak tanımladı.
Acılı babadan çarpıcı sözler
Cinayetin birinci yılında baba Arif Güran, toplum önünde konuştu. “Bir vahşi kızımı katletti ama mahkeme ailemi diri diri gömdü. Bir katilin sözüyle resmen ceza verdiler” sözleriyle yargıya tepkisini dile getirdi.
Güran, aile olarak toplumdan dışlandıklarını belirterek, “Dünyaya bakış açımız gitti, artık toplumun içine bile giremiyoruz. 80 milyon insan kızımıza sahip çıktı ama ailemizi yok ettiler” dedi. Yargıtay’daki hızlı incelemeye de tepki gösteren baba Güran, “19 günde 19 klasör nasıl okunur? Mahkemeler artık sosyal medya üzerinden karar veriyor” ifadelerini kullandı.
Uluslararası hukuka aykırılıklar
Sevilay Çelenk’in açıklamalarına göre davada masumiyet karinesi ihlal edildi, delilsiz mahkûmiyetler söz konusu oldu ve taraflar kendi aleyhlerine tanıklığa zorlandı. Ayrıca, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde tanımlanan adil yargılanma hakkı ve BM Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi’nin masumiyet karinesi açıkça çiğnendi.
Dava dosyasında belirsizlikler devam ediyor
Narin’in ölümünün üzerinden bir yıl geçti. Ancak cinayetin nedeni hâlâ aydınlatılamadı. Mahkeme kararları delillerin yetersizliği nedeniyle tartışmalı bulunuyor. Sosyal medyanın ve medyanın rolü, adalet arayışını gölgelemeye devam ediyor.
Bugün, Narin’in ailesi mezarı başında Mevlid-i Şerif okutacak ve kızları için bir anma yemeği verecek. Ancak toplumun zihninde hâlâ aynı soru yankılanıyor: “Bir çocuk öldürüldü ama hakikat ortaya çıktı mı, yoksa hâlâ sis perdesinin altında mı kaldı?”
En Çok Okunan Haberler