SON DAKİKA

Mehmet Uçum: Hak ve özgürlükler emperyalist savaşların aracı haline getirildi

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, Dünya İnsan Hakları Günü’nde kaleme aldığı yazıda Batı’nın hak ve özgürlük söylemini “küresel egemenlik savaşlarının aparatı” olarak kullandığını savundu. BM’nin iflas ettiğini söyleyen Uçum, “Adil Dünya Düzeni Teşkilatı” çağrısı yaptı.

Haber Giriş Tarihi: 10.12.2025 13:54
Haber Güncellenme Tarihi: 10.12.2025 13:57
Kaynak: Haber Merkezi
https://haberdeger.com/
Mehmet Uçum: Hak ve özgürlükler emperyalist savaşların aracı haline getirildi

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum, Anadolu Ajansı için kaleme aldığı Dünya İnsan Hakları Günü yazısında, insan hakları kavramının küresel sistemde maruz kaldığı istismarları sert ifadelerle ele aldı. Uçum, “Hak ve özgürlükleri küresel egemenlik savaşlarının kullanışlı araçları olmaktan kurtarmadan insanlık gerçek anlamda evrensel haklara sahip olamaz” diyerek güncel uluslararası düzeni hedef aldı.

“İnsan hakları, emperyalist amaçlar için savaş aracına dönüştürüldü”

Uçum analizinde, özellikle Batı dünyasının 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren hak ve özgürlük söylemini kendi çıkarlarını genişletmek için kullandığını savundu.

“Batı'nın egemen güçleri... hakları ve özgürlükleri ekonomik ve siyasi egemenlik alanlarını genişletmek ve korumak için tam bir savaş aracı olarak kullandı.”

Bu araçsallaştırmanın günümüzde daha görünür olduğuna dikkat çeken Uçum, Batı’nın kendi içindeki demokrasi krizinin de “aldatıcı samimiyeti aşındırdığını” belirtti.

“Gazze soykırımı, Batı’nın iki yüzlülüğünü tüm çıplaklığıyla ortaya koydu”

Uçum’un yazısının en çarpıcı bölümlerinden biri Gazze vurgusuydu.

“Gazze soykırımına karşı Batı'nın neredeyse bir bütün olarak verdiği destek... hak ve özgürlükler konusundaki yozlaşmış yaklaşımlarının hakikati olduğunu kanıtladı.”

Uçum’a göre Batı, evrensel değerleri coğrafi, etnik ve dinsel aidiyete göre sınıflandırıyor; Filistin örneği ise bu ayrımcılığın en keskin yüzü.

Hak ve özgürlüklerin çok boyutlu istismarı: Güvenlik, birey, çevre, ifade özgürlüğü

Yazıda Uçum, istismar biçimlerini ayrı başlıklarda topladı:

• Özgürlük–güvenlik ikilemi

Uçum’a göre küresel sistem bu ikilemi manipülatif biçimde kullanıyor:

“Oysa özgürlük ve güvenlik çatışan değil, birbirini zorunlu kılan kavramlardır.”

• Bireyin “kutsanması” ve doğal kimliklerin tasfiyesi iddiası

Uçum, bireysel hak söyleminin “bencillik hakkı”na dönüştürüldüğünü öne sürüyor:

“Bireyi doğal cinsel kimliği dahil doğuştan gelen özelliklerinden arındıran ideolojik-kültürel saldırılar... özgürlük adı altında yapılıyor.”

• Çevre hakkının enerji politikaları üzerinden araçsallaştırılması

Çevre söyleminin, Batı’nın enerji çıkarlarına uygun şekilde kullanıldığını ifade ediyor.

• İfade özgürlüğünün kaos ve devlet zafiyeti yaratmak için kullanılması

Uçum, “yıkıcı ifade biçimlerinin ifade özgürlüğü adı altında koruma altına alınmasını” emperyalist manipülasyon olarak yorumluyor.

“Demokrasi istismar ediliyor, yeni tip rejim arayışları elitizmi güçlendiriyor”

Uçum, demokrasi mekanizmalarının da küresel elitler tarafından araçsallaştırıldığını savundu:

“Genel oy hakkını tartışmaya açan bu istismar biçimi... gerçekte demokrasiyle ilgisi olmayan rejim arayışlarına denk düşüyor.”

“BM iflas etmiştir; insanlık için yeni bir küresel teşkilat şart”

Yazının en iddialı bölümü Birleşmiş Milletler (BM) eleştirisi oldu.

Uçum, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın BM’ye yönelik yıllardır dile getirdiği eleştirilerin Gazze süreciyle doğrulandığını savunarak, şu ifadeyi kullandı:

“BM örgütü... emperyalist güçler tarafından ayakta tutulmaya çalışılan paravan yapıdan başka bir şey değildir.”

Gazze saldırılarında hiçbir etkili adım atamayan BM’nin artık hükmünü yitirdiğini belirten Uçum, şu çağrıda bulundu:

“BM’nin iflasının ilanıyla üye ülkelere BM sözleşmesinden ayrılmaları ve ‘Adil Dünya Düzeni Teşkilatı’nı kurmak için bir araya gelmeleri çağrısı yapılmalıdır.”

Uçum, bu süreci başlatabilecek liderin Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğunu savunarak, “Dünya seviyesinde adil bir küresel düzen için devrimci süreç başlatacak en önemli lider Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dır.” dedi.

“Hak ve özgürlüklerin güvencesi tam bağımsızlıktır”

Yazının sonuç bölümünde Uçum, ulusal bağımsızlık ile hak ve özgürlüklerin birbirinden ayrılmaz olduğunu vurguluyor:

“Ülkelerin bağımsızlıklarını sağlamadan kendi toplumları için güvenceli hak ve özgürlükler sistemi kurmaları mümkün değil.”

Türkiye'nin hak ve özgürlük yaklaşımının da “tam bağımsız Türkiye” perspektifiyle yapılandırılması gerektiğini belirtiyor.

Uçum’un mesajı ‘haklar’ değil ‘egemenlik’ eksenli

Mehmet Uçum’un Dünya İnsan Hakları Günü yazısı, uluslararası insan hakları sistemine yönelik kapsamlı bir eleştiri niteliği taşıyor. Yazının merkezinde şu tezler yer alıyor:

• Küresel insan hakları düzeni emperyalist amaçlarla manipüle ediliyor.
• Batı, hak ve özgürlükleri kendi çıkarları doğrultusunda sınıflandırıyor ve araçsallaştırıyor.
• Gazze, bu ikiyüzlülüğün en görünür örneği.
• BM meşruiyetini yitirdi ve yerine yeni bir küresel yapı kurulmalı.
• Hak ve özgürlüklerin güvencesi milli devletlerin tam bağımsızlığı.

Uçum’un bu değerlendirmeleri, Türkiye’nin son yıllarda uluslararası düzene yönelik eleştirilerini güçlendiren politik bir çerçeve sunuyor.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.