Madenciler ölüyor, sermaye büyüyor: Bu düzenin adı sömürü, artık dur diyoruz!
Madenciler ölüyor, sermaye büyüyor: Bu düzenin adı sömürü, artık dur diyoruz!
Ankara Emek ve Demokrasi Güçleri, 4 Aralık Dünya Madenciler Günü’nde iş cinayetlerine, güvencesiz çalışmaya ve çocuk emeğinin sömürülmesine karşı bütçenin sermayeye değil emekçiye ayrılması çağrısı yaptı.
Haber Giriş Tarihi: 05.12.2025 10:55
Haber Güncellenme Tarihi: 05.12.2025 11:07
Kaynak:
Haber Merkezi
https://haberdeger.com/
Emek ölüyor, adalet susuyor: Dünya Madenciler Günü’nde Türkiye’nin acı tablosu
4 Aralık Dünya Madenciler Günü, tarihte madencilere sığınarak yaşamını kurtaran Santa Barbara’nın anısıyla dünyanın pek çok yerinde dayanışma günü olarak anılırken; Türkiye’de ise madenciler “ölümüne çalışma” düzeninin simgesi haline gelmiş durumda. Ankara Emek ve Demokrasi Güçleri, Yüksel Caddesi’nde yaptığı açıklamada, işçi katliamlarının artık kader değil politik tercihler olduğunu vurguladı.
Açıklamada, yalnızca geçen hafta Siirt Şirvan’da maden işçilerini taşıyan minibüsün uçuruma yuvarlanmasıyla 15 madencinin yaralandığı hatırlatıldı; Soma, Amasra, Ermenek, Şırnak, Kozlu, Elbistan, Sivas ve Zonguldak’ta yaşanan katliamların hâlâ Türkiye toplumunun hafızasında olduğu belirtildi.
Açıklamada, iş cinayetlerinin yargı süreçleri için şu ifadeler kullanıldı:
“301 madencinin katili, Soma Holding yöneticisi Can Gürkan, her bir emekçinin yaşamı için altı gün hapis yattıktan sonra serbest bırakıldı. İşçinin avukatlığını yapan Selçuk Kozağaçlı ve Can Atalay ise yıllardır hapishanede.”
Bu durumun, Türkiye’de adaletin sermayeden yana işlediğinin en çarpıcı göstergelerinden biri olduğu vurgulandı.
Maden Kanunu ve ÇED kararları: ‘Saray’ın sınırsız yetkisi tepki çekiyor
Maden Kanunu’nda yapılan son değişikliklerle maden sahalarının açılması, genişletilmesi ve işletilmesi kararlarında tüm yetkinin Saray’a verilmesine değinilerek:
“Akbelen’de, İkizköy’de süren direnişleri aşmak için hazırlanan düzenlemeler, yargı kararlarını yok sayarak sermayeye sınırsız bir imtiyaz sunuyor.”
denildi.
Çocuk emeği, MESEM ve ölümler: “Sorumluluk alması gerekenler kendini aklıyor”
MESEM uygulamasıyla çocukların düşük ücretlerle uzun saatler çalıştırıldığı, pek çok çocuğun yaşamını yitirdiği hatırlatılarak:
“Çocuklar ölürken Milli Eğitim Bakanı sorumluluk duymuyor; kendisine ‘katil’ denmesini hakaret sayıyor. Bu gerçeği yüzlerine söyleyen 16 öğrenci tutuklandı.”
denildi. MESEM’lerde ölümler nedeniyle eylem yapan öğretmenlerin ters kelepçe ile gözaltına alınması da tepkiyle dile getirildi.
“İşçi sınıfına yalnızca hayatta kalabileceği bir ücret reva görülüyor.”
ifadeleri kullanıldı.
Direnişler yayılıyor: “Genel grev, genel direniş mümkündür”
Açıklamada, maden işçilerinin tarihsel mücadelesine atıf yapılarak:
“1990-91 Zonguldak Büyük Madenci Direnişi, dayanışmanın ve birleşik mücadelenin kazanabileceğini gösteriyor.”
denildi ve işçi sınıfı, öğrenciler ve kadın hareketlerinin ortak mücadele hattı kurması çağrısı yapıldı.
Son çağrı: “Ölüm değil, insanca yaşam istiyoruz"
Açıklama şu sözlerle tamamlandı:
“Yer üstünü de yer altı gibi ölüm alanına çeviren bu düzene karşı mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz. Tüm maden emekçilerinin Dünya Madenciler Günü’nü saygıyla selamlıyoruz.”
Açıklama, Ankara Emek ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla Yüksel Caddesi’nde yapıldı ve Madenci Anıtı’na yürüyüşle son buldu.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Madenciler ölüyor, sermaye büyüyor: Bu düzenin adı sömürü, artık dur diyoruz!
Ankara Emek ve Demokrasi Güçleri, 4 Aralık Dünya Madenciler Günü’nde iş cinayetlerine, güvencesiz çalışmaya ve çocuk emeğinin sömürülmesine karşı bütçenin sermayeye değil emekçiye ayrılması çağrısı yaptı.
Emek ölüyor, adalet susuyor: Dünya Madenciler Günü’nde Türkiye’nin acı tablosu
4 Aralık Dünya Madenciler Günü, tarihte madencilere sığınarak yaşamını kurtaran Santa Barbara’nın anısıyla dünyanın pek çok yerinde dayanışma günü olarak anılırken; Türkiye’de ise madenciler “ölümüne çalışma” düzeninin simgesi haline gelmiş durumda. Ankara Emek ve Demokrasi Güçleri, Yüksel Caddesi’nde yaptığı açıklamada, işçi katliamlarının artık kader değil politik tercihler olduğunu vurguladı.
Açıklamada, yalnızca geçen hafta Siirt Şirvan’da maden işçilerini taşıyan minibüsün uçuruma yuvarlanmasıyla 15 madencinin yaralandığı hatırlatıldı; Soma, Amasra, Ermenek, Şırnak, Kozlu, Elbistan, Sivas ve Zonguldak’ta yaşanan katliamların hâlâ Türkiye toplumunun hafızasında olduğu belirtildi.
“Soma’nın katilleri özgür, işçinin avukatları hapiste”
Açıklamada, iş cinayetlerinin yargı süreçleri için şu ifadeler kullanıldı:
Bu durumun, Türkiye’de adaletin sermayeden yana işlediğinin en çarpıcı göstergelerinden biri olduğu vurgulandı.
Maden Kanunu ve ÇED kararları: ‘Saray’ın sınırsız yetkisi tepki çekiyor
Maden Kanunu’nda yapılan son değişikliklerle maden sahalarının açılması, genişletilmesi ve işletilmesi kararlarında tüm yetkinin Saray’a verilmesine değinilerek:
denildi.
Çocuk emeği, MESEM ve ölümler: “Sorumluluk alması gerekenler kendini aklıyor”
MESEM uygulamasıyla çocukların düşük ücretlerle uzun saatler çalıştırıldığı, pek çok çocuğun yaşamını yitirdiği hatırlatılarak:
denildi. MESEM’lerde ölümler nedeniyle eylem yapan öğretmenlerin ters kelepçe ile gözaltına alınması da tepkiyle dile getirildi.
“İşçi sağlığı yetersiz, denetim yok: Sermaye kanla büyüyor”
İSİG Meclisi’nin raporuna göre yılın ilk on ayında 1737 işçi hayatını kaybetti; en az 85’i çocuk. Açıklamada şu vurgu yapıldı:
Bütçe ve asgari ücret görüşmeleri: “Yine krizin yükü emekçinin sırtında”
Meclis’te görüşülen bütçede de halktan çok sermayeye kaynak ayrıldığı belirtilerek:
Yakında başlayacak asgari ücret görüşmelerindeki tablo içinse:
ifadeleri kullanıldı.
Direnişler yayılıyor: “Genel grev, genel direniş mümkündür”
Açıklamada, maden işçilerinin tarihsel mücadelesine atıf yapılarak:
denildi ve işçi sınıfı, öğrenciler ve kadın hareketlerinin ortak mücadele hattı kurması çağrısı yapıldı.
Son çağrı: “Ölüm değil, insanca yaşam istiyoruz"
Açıklama şu sözlerle tamamlandı:
Açıklama, Ankara Emek ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla Yüksel Caddesi’nde yapıldı ve Madenci Anıtı’na yürüyüşle son buldu.
En Çok Okunan Haberler